Beyaz Saray, Çin medyasından neden korkuyor?

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yapılan açıklamalarda Çin Merkez Televizyonu, Çin Haber Servisi, People’s Daily (Halkın Günlüğü) ve Global Times olmak üzere dört Çin medya organını daha yabancı misyon olarak belirlediğini duyurdu.

ABD’li yetkililer böyle bir hamle sayesinde Çin Komünist Partisi (ÇKP) ve Çin hükümetinin ABD’deki “propaganda faaliyetleri” ile ilgili olarak şeffaf biçimde bilgi edineceklerini savundular. Washington, Beijing ile neden medya savaşını tırmandırıyor? Böylesine saldırgan eylemlerin Çin ve ABD arasındaki ilişkiye etkisi nasıl olacak? Global Times iki akademisyenin görüşlerine başvurdu.

Wang Yiwei, Çin Renmin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Okulu’nda profesör: ABD, Çin medyasını taraflı bir gözle değerlendiriyor. Washington bu kurumların bağımsız değil, ÇKP’nin ve Çin hükümetinin ideolojisini ihraç etmek için başvurduğu bir “propaganda makinesi” olduğuna inanıyor.

Bir zamanlar ABD de dahil olmak üzere Batılı ülkeler, Çin’de “barışçıl bir geçişi” kışkırtmaya çalışıyorlardı. Şimdi bunu asla başaramayacaklarını biliyorlar. Çin’in siyasi sisteminin üstünlüğü yeni tip koronavirüs krizi sırasında sürekli olarak öne çıktı. Bu arada Batı demokrasilerinin eksiklikleri de görünür hale geldi. ABD siyasi sistemi giderek kendine güvenini kaybediyor.

Beijing ve Washington arasındaki ilişkiler giderek kötüleşirken, ABD’nin Çin medyasını sürekli olarak baskılaması tabloyu daha da olumsuz hale getirecektir. Çin geçmişte ABD’ye çok sayıda gazeteci gönderdi ve giden kişiler her iki toplumun birbirini anlamasına yardımcı oldu. Şimdi Amerikanlı şahinler iki ülkeyi birbirinden ayırmaya çalışıyor.

Medyaya uygulanan baskı iki halk arasındaki yanlış anlaşılmaları derinleştirecek. ABD’li siyasetçiler kendi kamuoyunu Çin’e karşı daha kolay manipüle etmek istiyor. İnsanlar, sosyal medyada çıkan yalanlara inanmaya daha meyilli olacaklar. Kontrolsüz medya akışları daha da sansasyonel hale gelebilir.

Sun Chenghao, Amerikan Araştırmaları Enstitüsü, Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde araştırma görevlisi:

Çin medya kuruluşlarına karşı derin ön yargıların yanında yeni tip koronavirüs salgını da ABD’nin bahsi geçen 4 basın organına karşı hamlelerine yol açtı. Washington, Beijing’in yeni tip koronavirüs ile ilgili dezenformasyon yaydığını savunuyor. Washington’ın Çin medyasını “bilgi savaşı” ile suçlaması sadece önyargılı değil aynı zamanda irrasyoneldir.

Bugün Washington yönetiminde Beijing’e karşı düşmanlığı artırma eğilimi var. Buna karşın iki ülkenin kamuoyu arasında temaslar tamamen kesilmiştir. Dört Çin medya kuruluşunun “yabancı misyon” olarak belirlenmesi iki ülkenin basın dünyasında tamamen köprüleri attıkları anlamına gelmez.

Washington, defalarca kez Çin’i “ifade özgürlüğünü baskılamakla” suçladı. Oysa ABD’nin son hamlesi kendi anayasaları tarafından korunan “ifade özgürlüğü” kriteri ile çelişiyor.

Günün sonunda Çin medyasını baskılamak halkın ABD’ye dair net ve tarafsız bir tablo elde etmesini engelleyecek. (Kaynak: Global Times )



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.