Turizm insanlarla gelişir. İnsanların olmadığı, küstürüldüğü, aldatıldığı ortamlarda sektör gelişmez, geriye gider.  Bunları Türkiye’de kanamaya devam eden devremülk konusundan dolayı hatırlatma ihtiyacı duyduk.

Devremülk sistemi, bazı tesislerin hayata geçmesi için, yatırımcılardan finansman toplanması şeklinde özetlenebilir.  Sağlanan finansmanla tesisler yapılıyor, sonra bu tesisler, belli dönemlerde devre sahiplerinin kullanımına açılıyor. Böylece devreciler ya da yaygın söylemiyle “dönemciler” ömür boyu tatil yapma imkanına kavuşuyor.

Sistemin kağıt üzerinde işleyişi öyle… Peki ya gerçek?

Gerçek yukarıda özetlenenden çok farklı.  Nitekim,  bu konuda tüketicilerin haklı talepleri azalmak yerine artıyor,  sorunlu tesislere sürekli yenileri ekleniyor.  Örneğin, Clup Flipper’de yaşanan olumsuz gelişmeler uzun süre basında yazılıp çizildi.  Son zamanlarda Petrokent’te yaşanan gelişmeler diğerlerini gölgede bırakacağa benziyor.

Petrokentzede olmak üzere olan yaklaşık 5 bin devremülkçü güçlerini birleştirip Petrokent Dönemciler Dayanışma Derneği’ni (PDDD) kurdu. PDDD üyeleri,  Petrokent yönetiminin İzlediği bezdirme-yıldırma politikasını boşa çıkarmak için dernekleşme yoluna gittiklerini söylüyor.

Aslında sekiz yıldır Petrokent’te ciddi bir sorun çıkmamıştı. Ya da fırtına öncesi sessizlik kimseyi şüphelendirmedi. Ne olduğunu araştırdığımızda fitilin bir borsa operasyonu ile ateşlendiğini görüyoruz.  Şirketin sahibi Nurullah Ercan, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) işlem gören Petrokent’in hisseleri toplamaya başlamış. Gün gelmiş Ercan ailesini hisselerin yüzde 75’ini ele geçirmiş. Ele geçirme operasyonu tamamlandı, şimdi oyunda ikinci perdeye geçildi.

İkinici perdede Petrokent’ti tatil köyü olarak yabancı tur operatörlerine pazarlama girişimi var.  Hatta devremülklerin adı Golden Beach olarak değiştirilmiş bile. Burası daha sonra Ercan’a ait arazi üstünde bulunan Golden Coast otelleri ile birleştirilecekmiş.

Bütün bunların gerçekleşebilmesi için de ortadaki devremülk sahibi “engeli” nin aşılması gerekiyor.  “Engel”in aşılması için dönemcilere ödeyemeyecekleri faturalar çıkarılıp bezdirme-yıldırma yöntemi uygulanıyor.

Bu uygulamalar çerçevesinde yüklü faturaları ödemeyen dönemciler tesislere alınmıyormuş. Bu da dönemcileri delirtiyormuş. Yukarıda söylediğim gibi, insanlar olmadan turizm olmaz. Bu yüzden kanayan yara haline gelen devremülk konusunu çözmemiz gerekiyor.

Sorunun çözümünde başta sektörün üst kurumları olmak üzere, devletin ilgili kesimlerini önemli bir görev bekliyor.  Bu görevden kaçanlar, ne derlerse desin, turizme vurulan darbeye seyirci kalmaktan kurtulamaz!

04-06-2005



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.