Alman Ulusal Turizm Kurulu (GNTB) her yıl ülkenin bir bölgesini farklı temalarla tanıtıyor. Bu yıl uluslararası basına yönelik olarak hazırlanan ve turizmciler arasında ‘Fam Trip’ olarak bilinen tanıtım turu Alman Şehirleri ve Kültürü temasıyla gerçekleştirildi. Almanya’nın Yukarı Ren Vadisi, Bavyera Bölgesini içeren turda Esslingen ve Regensburg gibi iki şirin kenti görüp keşfettik.

Stuttgart bölgesindeki Esslingen şehri bini aşkın tarihi binasıyla dikkat çekiyor. Rehberimiz gotik tarzı binaları gösterirken, bu mimariyi İtalyanların bulduğunu, binaların yukarıya yükselen ve giderek sivrilen uçlarla özdeşleştiği için “God-Tanrı” kelimesinden türetildiğini söyledi.

93 bin kişilik nüfuslu küçük, şirin Esslingen, festivaller konusunda uzun bir geçmişe sahip. Tarım yapılan kente yılda soğan festivalinden sanatsal etkinliklere kadar da yüzlerce festival gerçekleştiriliyor. Yılbaşı yaklaşınca da Almanya’nın birçok kentinde görmeye alıştığımız Noel pazarının burada da revaçta olduğunu öğreniyoruz.

1esslingenTarihi bin 200 yılı aşan Esslingen’de bulunan 800 eski ahşap evler görülmeye değer. Esslingen ziyaretçilerine, sokak ve meydanlarında tam anlamıyla Ortaçağ’ı yaşatıyor. Burası eskiden önemli bir ticaret merkeziymiş. Paris yakınlarındaki St. Denis Franken’in başrahibi Fulrad’ın vasiyetinden dolayı bir dönem Hıristiyanlar için Hac yeri olarak da kabul ediliyordu. 19’ncü yüzyıla gelindiğinde ise Esslingen, Almanya’nın güneybatısındaki sanayileşmenin ana merkezi haline geldi. Günümüzde, dünya lideri şirketlerden bazılarının burada tesisleri bulunuyor.

Altes Rathaus, ya da Old City Hall diye bilen, Pazar meydanı Marktplatz kentin görülmeye değer yerlerini oluşturuyor. Meydandaki Rönesans dönemine ait eserler, ikiz kuleler, astronomik saat ile kartal kanatlı saat kulesi ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. 1589’a tarihlenen kendine özgü hareket ve rakamları olan saat,  Almanya’nın en eski saati olarak biliniyor. Devlet tiyatrosu Württemberg’in müzik ziyafetlerinin yanı sıra, sokak ve meydanlara taşan sanatsal caz ve diğer etkinlikler de ziyaretçilerin keyifli saatler geçirmesine yol açıyor.

Neckar vadisi ise bin 200 hektarlık üzüm bağları ile şarap üretim tesisleriyle ilgi çekiyor. Hala halkın önemli bir geçim kaynağı olan şarap, şirin kenti bu alanda bir ticaret merkezi haline getiriyor. Öyle ki burada kullanılan Esslinger Eimer (üçyüz litrelik Esslingen Kovası) Almanya’nın güneyinde şarapçılıkta standart bir ölçü birimi haline gelmiş.

1SarapÖğrendiği köpüklü şarap sırlarını halka öğretmek için 1826’da kente gelen Georg Hıristiyan Kessler, ilk mahzeni kuran kişi olmuş. Günümüzde Esslingen’e özgü köpüklü şarabın tadılabileceği 180’i aşkın mahzen veya mekân bulunuyor. Köylüler, haftada iki kez kurulan Marktplatz’da tezgâh açarak taze meyve ve sebzelerini satıyor.

Yol kenarındaki Rossneckar Kanal üstüne, sanayi devrimi sırasında kurulan su çarkları ziyaretçileri geçmişe götürüyor. Kanal bir zamanlar “Küçük Venedik” olarak biliniyordu. İdama giderken dik duran suçsuz bir kahramanın adına inşa edilen Postmichelbrunnen çeşmesinin üstündeki heykeller erdem, adalet ve gerçek kötüleri anlatmak adına yapılmış. Esslingen’e Stuttgart’tan toplu taşıma araçlarıyla ulaşabilirsiniz. Gardan kalkan S-Bahn şehre 15 dakikada ulaşıyor. Merkez otogardan otobüsler de kalkıyor.

UNESCO Listesindeki Regensburg

Katolik ve Protestanlara ait birçok kilise ve manastıra sahip olan Ortaçağ kenti Regensburg, 2006 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor.  Şirin kent 2014 yılında, Almanya’nın en fazla turistik öğelere sahip şehirleri arasına girmeyi başardı.

Rehberimiz Bayan Ulrike Unger, kent hakkında bilgi verirken “Buranın hikâyesini su ve şarap hakkındaki her şey oluşturuyor” diye söze başladı. Uçakla Münih’e 85, Nürnberg’e 110 Frankfurt’a ise 335 kilometre olan Regensburg’a tren ve arabayla da ulaşmak mümkün. Nüfusu 150 bin olan Regensburg, yılda yüzlerce şenlik ve sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapıyor.

Burası M.S. 179’da Romalılar tarafından Regen Nehri kıyısındaki Kale anlamına gelen Casta Regina adıyla kuruldu. Almanya’nın en eski şehirlerinden biri olan Regensburg, 2’nci Dünya Savaşı sırasında müttefik bombardımanlarından nispeten fazla hasar gördü. Bu yüzden Ortaçağ’da sahip olduğu eserlerinin büyük bir kısmı hala ayakta duruyor. Regensburg Katedrali (Dom St.Peter), güney Almanya’daki Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.

1TekneTuna Nehri kıyısındaki şehre gidenler, tarihi sosis mutfağını gidip, bölgeye özgü pişirme tekniği ve soslarla servis edilen ev yapımı sosisleri tadıyor. Sosisin yanında verilen geleneksel lahana turşusu ile çöreğin de tadılmasında yarar var. Şehirde el yapımı birbirinden lezzetli kak dükkânlarından birine girip bu lezzeti tatmanızı öneririm.

Gezimiz Tuna Nehri üzerinde, Almanların meşhur simidi Brezel eşliğinde farklı bira çeşitlerinin tadım turuyla devam etti. Bira tadımı sırasında rehberler bize biraların tadım tekniği hakkında bilgiler verdi.

 

Bu arada Alman simidi Brezel’in ortaya çıkışıyla ilgili bir efsane de anlattılar. Dönemin hükümdarı idama mahkûm edilen bir fırıncıyı çağırıp, “Bana birbiriyle ilişkili ve hangisinden bakarsan bakayım güneşi görebileceğin üç halkalı bir ekmek yaparsan seni affederim” dedim. Rivayete göre, fırıncı üç halkadan oluşan Alman simidi Brezel’i icat ederek idamdan kurtulmuş. Bu konuda farklı yorumlar da yok değil.1Brezel



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.