Yıldıray Karaer ve Atılay Uslu’nun başarı hikayesi giderek büyüyor. Önce ulaştırma ve tur operatörlüğünde büyüdüler, şimdi de turizm alanının ‘Corendon’u olmayı hedefliyorlar. Avrupa ve Türkiye’de peş peşe otel alıyorlar…

Turizm, iniş çıkışları bol olan bir sektör. Sektör temsilcileri, Türkiye’nin turizmle tanıştığı 90’lı yıllardan bu yana o kadar çok kriz yaşadı ki, günümüzde kendilerini ‘kriz doktoru” diye tanımlıyorlar. Bünyesinde uçak şirketi, oteller, tur operatörlüğü ile seyahat acentesi bulunan Corendon, sektörde yaşanan bazı sıkıntılara rağmen büyüme başarısı gösteren gruplardan bir tanesi. Corendon Turizm Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer bu başarının sırrını Para Dergisi’ne anlattı.

Turizmle 25 yıl önce tanıştınız. Kendi şirketinizi kurmadan önce havacılık şirketlerinde yöneticilik yaptınız. Bu size neler kattı?

1yildirTurizmle ‘kurtlar sofrası’ olarak bilinen Frankfurt’ta tanıştım, Dolayısıyla öncelikli olarak Avrupa ve piyasayı öğrenmemi sağladı. Yönetici olarak çalıştığım tur operatörü şirketlerinde son karar mercii ben değildim. Ancak, bir patronun piyasa gerçeklerinden uzak aldığı yanlış kararların Türkiye, firma veya markaya nasıl olumsuz etki yaptığını birebir yaşararak öğrendim. Yapılan hatalardan çıkardığım dersler, edindiğim bilgi ve deneyimler sayesinde ortağımla kurduğumuz Corendon’u marka haline getirmeyi başardık.

İTÜ mezunu maden mühendisi olduğunuzu biliyoruz. Şirketinize isim olarak elmastan sonra en sert maden olan ‘corendon’u koymanızın özel bir nedeni var mı?

Corendon sertliği 9, elmasın ki ise 10, yani son derece sert bir maden. Ayrıca Avrupalılar kolay söylesin diye bu ismi tercih ettik. Bilindiği üzere turizm, iniş-çıkışları bol olan bir sektör. Belki de sektörünün bu özelliğinden hareketle bilinçaltımızda oluşan sağlam firma kurma hedefi doğrultusunda biz de krizlere dayanıklı bir firma olmak amacıyla markamızı  ‘Corendon’ diye belirledik.

Filonuzdaki uçak sayısı, toplam çalışan ve taşıdığınız yolcu sayısı kaça ulaştı?

Bünyemizdeki Corendon Ducth’ta 3, Corendon Havayollarında 11 olmak üzere filomuzda toplam 14 uçak bulunuyor. Tüm grupta çalışan sayısı 2 bin 500’ü aştı. Uçakçılıkta taşınan yolcu bir götürülen ve bir getirilen şeklinde hesaplanıyor. Buna göre havayolu olarak çalıştığımız tüm destinasyonlara toplam 2,5 milyon yolcu taşıdık. Tur operatörü olarak da 500 bini Hollanda, 250 bini de Belçika’dan olmak üzere toplam 750 bin turisti ağırlıklı olarak Türkiye olmak üzere tatile götürdük.

Uçak şirketi, tur operatörü derken otelcilik işine de girdiniz. Hızla büyümekte olduğunuz bu alana girmeye sizi hangi şartlar zorladı?

Turizmin olmazsa olmazlarını ulaşım, pazarlama ve konaklama oluşturuyor. 20 yıl önce turizmin üç sacayağından olan tur operatörlüğü ve uçak işine girdik. Yıllar içinde turist getirdiğimiz otel sahiplerinin bizden aldığı ön ödemelerle sürekli otel sayılarını arttırdıklarını gördük. Bizler işin en riskli alanları olan uçak ve tur operatörlüğü kısmında işin yükünü çekerken, nispeten daha az riskli olan otelcilik kısmında birilerini sürekli otel sahibi yaptığımız gördük. Bunun üzerine ön ödemelerle başkalarını otel sahibi yapmaktan san kendi otellerimizi kurmaya karar verdik. Türk turizminin bu noktaya gelmesinde özel havayolu şirketleri ile bizim gibi diğer Türk kökenli tur operatörlerinin ciddi katkıları olduğuna inanıyorum.

Günümüzde otel sayınız ve yatak kapasiteniz kaça ulaştı, şirketlerde kim hangi bölümlerden sorumlu olarak görev yapıyor?

Hali hazırda 7’si Türkiye, 4’ü yurtdışında olmak üzere 11 otelimiz var. Bize ait ve kira olan 11 tesisin toplam oda kapasitesi 2 bin 555’e yatak kapasitesi ise 6 bin 77’e ulaştı. Tur operatörlüğü yapan şirketimizin başında ortağım Atılay Uslu var. Ben uçak şirketleri ve otellerden sorumluyum. Kardeşim Bora da destination management dediğimiz incoming işi yapan seyahat acentemizden sorumlu olarak görev yapıyor.

Sektörün bu aralar yaşadığı malum sıkıntıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sektörün son yıllarda atlattığı onca badireyi dikkate aldığımızda bu aralar yaşamakta olduğumuz sıkıntıların da aşılacağını inanıyorum. Sektör son 25 yılda yaşanan sıkıntılara rağmen bugünlere geldiğine göre, büyümeler bundan sonra da devam edecektir. Bu aralar herkesin yaşanmakta olan sıkıntılardan bir çıkarım elde etmesi büyük önem arz ediyor. Turizmden ekmek yiyen Adan Z’ye herkesin durup neleri eksik yaptık, neleri yanlış yapıyoruz diye düşünmesi gerekiyor. Türkiye’ye gelen turist sayısını ikiye katlamanın yolu, yöntemi nedir bunları oturup konuşmamız lazım. Krizden çıkış yollarını aramalıyız, yeni yöntem ve pazarlara odaklanmalıyız.  Kısacası herkesin yaşananlardan dersler alıp yeni pozisyon almasında yarar var. Konjonktüre bağlı olarak sektörde sürekli değişimler yaşanıyor. Tatilcilerin talepleri değişiyor. Turizmcilerin tüm bunları dikkate alarak, sürekli kendilerini güncelleyip sistemlerini yeni gelişmelere uygun hale getirmesi artık kaçınılmaz hale geldi.

Yeni otel projeleriniz var mı, bu yılın ciro hedefinizi alabilir miyim?

Tur operatörü olarak Türkiye’nin yanı sıra diğer destinasyonlarda da büyüyoruz. Örneğin bu yıl İspanya’da yüzde 100’lük büyümeyle 120 bin yolcu taşıdık. Bizim büyümemizden rahatsız olan bazı devler önümüze bazı engeller çıkarmaya başladı. Turizm son derece dinamik bir sektör. Dolayısıyla sürekli yeni yatırım yapmak lazım. Amsterdam’da Corendon Airport City adlı, 600 yatak kapasiteli yeni bir projemiz var. Bu oteli 2017 sonu veya 2018’in başında hizmete açacağız.   Barselona ve Londra’da iki projemiz var bunlarla ilgili görüşmeleri tamamlamak üzereyiz. Yurtdışından gelen uygun fırsatları değerlendireceğiz. Yurtdışında hazır bir oteli aldığımızda adı marka haline gelmişse adını değiştirmeyip aynen devam ediyoruz. Grup olarak da bu yıl 1 milyar dolar ciro hedefliyoruz.

“Gençler Türkiye’nin potansiyeline inansınlar”

Turizm sektöründe 25 yıllık deneyime sahip Karaer’e yarının turizmcilerine bir mesajı olup olmadığını sorduk. Gençlere önerilerini şöyle özetledi: “Turizmde esas olan mücadeledir. Son 25 yılda sektörde yaşanan krizlere aldırmayıp mücadele ederek bugünlere geldik. Hollanda’da turizm operasyonunu başladığımızda oradan Türkiye’yi 180 bin turist geliyordu. Biz mücadele ederek 16 milyonluk nüfustan 1,2 milyon kişiyi ülkemize turist olarak çekmeyi başardık. Demek ki mücadele edince oluyormuş! Günümüzde yaşanan bazı sıkıntılara fazla takılmasınlar. Türkiye’nin potansiyeline inansınlar. Son yıllarda turizmle ilgili herkese kazandıran Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda da kazandırmaya devam edeceğini unutmasınlar. İşlerinin başında olmayı da ihmal etmesinler. 20 yılı aşkın süredir kendi işimizin başındayız, arka koltukta oturmayıp, arabayı bizzat kullanan şoförüz. Yarının turizmcileri gençler de sürekli işlerinin başında durup, doğru zamanda doğru pazarlara odaklanırlarsa başarılı olurlar.”

Rakip takımları bir formada birleştirdi

1 Ocak 1962’de İzmir doğumlu olan Yıldıray Karaer, iyi bir yüzücü. Bankacı kökenli eşi Hazan fanatik bir Fenerbahçeli. Beşiktaş taraftarı olan Karaer’i kızları İdil ile İpek’in hangi takımın taraftarı olduğunu sorduğumuzda bu konuda şu bilgileri verdi: “Ben hayatın her alanındaki fanatikliğe karşıyım. Annelerinin fanatik FB taraftarlığını dengelemek isteyen kızlarım soranlara ‘Fenertaşlıyız diye cevap veriyorlar. Büyükbabaları da kızlarıma yarısı FB, yarısı BJK olan birer forma yaptırdı. Anlayacağınız babam hanım ile benim taraftarı olduğumuz takımları bir formada birleştirerek, bir anlamda o da evde futbolun dengesini koruyan bir adım attı.”

Yayın yeri ve Tarihi: 3 Temmuz 2016, Para Dergisi

 



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.