İspanya’nın Mayorka  Adası’nın sakinleri, eski huzurlu günlerinin geri gelmesini istiyor. Adanın turist gurupları tarafından işgal edilmesini protesto etmek için sayıları 30 ile  50 bin arasında tahmin edilen Mayorkalı yollara dökülüp gösteri yaptı. Onlara isdihdam sağlayan turizm, karşılarına çöp yığınlarının çıkmasına da yol açtı

Nüfusu 1 milyonken, yılda 10 milyona ev sahipliği yapan Mayorka Adası’nın sakinleri bu aralar çok kızgın. Onlar, Adaya gelen milyonlarca turistin huzurlarını kaçırdığına inanıyor.  Mayorka’yı korumak ve tepkilerini dile getirmek için bir protesto yürüşüyü yaptılar. Dün gerçekleşen protesto yürüyüşünün şimdiye kadar turist karşıtı olarak düzenenlerin en büyüğü olduğu tahmin ediliyor.

Ülkenin dadikal köşe yazarlarından Matías Vales, turizmin adaya verdiği zararı nötron bombasının etkisine benzetiyor. Protestolar henüz aşırı milliyetçi bir görünüm arzetmiyor. Dolayısıyla acil önlem alınmasını gerektirecek bir durum yok!

Bundan 15 yıl önce tur operatörü Neckermann tarafından keşfedilen Ada, kitle turizminde  önemli gelişmeler kaydederek giderek kalabalıklaştı. Mayorka Adası’nı yılda 10 milyon turist ziyaret ediyor. Bunların 3.5 milyonunu Almanlar oluşturuyor. Adanın 53 kilometrelik sahili bulunan Calvia kasabası, şimdi zengin Avrupalıların uğrak merkezi oldu. Kasaba golf sahaları, sportif alanlar ve ikinci konut sahiplerinin evleriyle kuşatılmış durumda.

Turizm, nüfusu 35 binlik olan kasabada 10 bin kişiye iş imkanı yarattı. Öte yandan,  konaklama ve yeme-içme birimlerinin atıklarından dolayı kasabada çöp yığınları oluştu. Otellerin su tüketimleri kuyulardaki suların bitmesine yol açtı. Tüm bu gelişmeler, Mayorkalıları Adalarını korumak amacıyla protesto yapmaya zorladı.

Bu arada İspanya’daki olayları Turizm Haber’e değerlendiren Avrupa Türkiye İş Konseyi Başkanı Hüseyin Baraner, şunları söyledi: “Küreselleşmenin acımasız rekabeti içinde ülke ve ürünlerimizin fiziki, manavi değerlerini daha çok koruyup geliştirmek durumundayız.  Acımasız rant politikasıyla turistlerle İspanyolları karşı karşıya getiren politikaları Türkiye’de istemiyoruz.”

Baraner, Antalya, Bodrum ve Marmaris gibi sahillerde yatak sınırlaması gidilmesini önererek, “Yeni yapılacak tesislerin de ağaç boylarını geçmemesine dikkat edilmeli. Bazıları bu binaları yapıp ‘turizmciler böyle istedi’ diyerek betonlaşmayı savunuyor. Ayrıca, altyapının tamamen bitmediği yerlerde otel ve turistik tesis yapımına izin verilmemeli” diye konuştu.

İspanya örneğinden çıkarılacak dersler olduğuna değinen Baraner sözlerini şöyle sürdürdü: “İspanya’nın hatasına düşmemeliyiz. Sahillerin betonlaşmasına ‘dur’ diyerek  insana yatırım yapmalıyız. Şimdiye kadar hep tesislere yatırım yaparken, insana yatırımı es geçtik. Çevre halkının görüş ve arzularına kulak asmadık. Şimdi Türkiye’deki tüm dinamiklerin kalıcı, sürdürülebilir bir turizm için samimi, dürüst, candan ve istekli olarak harekete geçme zamanı. Biz Türkiye’de bir sezonluk değil, bin yıllık turizm yapmak istiyoruz. 10’uncu, 20’nci nesilde otelci ve turizimcilerimizi yetiştirmek zorundayız.”

TurizmHaber.eu, 2008



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.

Bir yanıt yazın