Dünyadaki gelişmeler ışığında hareket eden turizm kurumları, yeniden yapılanıp tek çatı altında birleşiyor.

 

Türkiye’deki turizm kurumları ise amipler gibi bölünüp “çoğalmayı” tercih ediyor. Yıllardır Turizm Yatırımcıları Birliği ile TÜRSAB arasında süren bir soğuk savaş var. Bir dönem İstanbul otelcilerinin temsilcisi TUROB ile 11 bölgenin temsilcisi TÜROB yönetimi arasında noktalı-noktasız “U” savaşı yaşandı. Yarattığı kafa karışıklığıyla kalan bu savaş şimdilik “bitmiş” görünüyor.

Son olarak rehberlerin de bölündüğüne tanık olduk. Rehberler cephesinin “Dernekçiler” ve “Çatıcılar” olmak üzere ikiye bölündüğünü görüyoruz. Kendilerini “Yeni TUREB” diye tanıtan “Dernekçilerin” başını İstanbul Rehberler Odası’nın (İRO)  Başkanı Şerif Yenen, “Çatı hareketinin” başını da Antalya Rehberler Odası (ARO) Başkanı Osman Özbuldu çekiyor.

Kısa süre öncesine kadar Turist Rehberleri Birliği çatısı altında toplanan 14 meslek kuruluşunun 8’i çatı hareketini geri kalanlar ise dernek hareketini destekliyor. Antalya’da bir araya gelen 8 meslek örgütü mevcut TUREB’in yerine ikame edilecek bir çatı ihtiyacının belirdiğini ve bu yönde yapılacak çalışmaların ARO tarafından koordine edileceğini duyurdu.

Buna karşılık Ankara’da başka bir toplantı yapan rehberler eski TUREB’i feshettiklerini bundan sonra yollarına Turist Rehberleri Vakfı adına tescil ettirdikleri ‘TUREB Derneği’ adıyla devam edeceklerini duyurdu. Konunun ayrıntılarına girmek istemiyorum. Kimin haklı kimin haksız olduğunu saptamak bana düşmediği gibi, asıl gündeme getirmek istediğim konu değil. Meseleye dünya turizm örgütleri arasında yaşanan genel eğilim açısından bakmak istiyorum.

Günümüzde dünyanın çeşitli ülkelerindeki turizm örgütlerine baktığımızda farklı bir gelişme olduğunu görüyoruz. Onlar, artık “Turizm Endüstrisi” olarak tanımlanan sektörü bölünmelerle değil, tek çatı altında birleşip güçlenerek yönetebileceklerini anladılar. Dünyada bunlar olurken, Türkiye’de turizm örgütleri arasındaki gelişmeler  nedense bana Orhan Veli’nin şu dizelerini anımsatıyor “…Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya”…

Avrupa pazarında bu yıl yaşanan kan kaybı önümüzdeki yıl da devam edecek, boşver biz kavgamıza bakalım…En fazla güvendiğimiz Rus pazarı ciddi tehditlerle karşı karşıya, boşver hallederiz… Sürekli altyapı sorunlarına toslamaya başladık, boşver büyütmeye değmez…  Son büyük tahsisler yabancılar alsın diye düzenlenmiş, farkında olmayanlar yarın onlara çıraklık edecek, yok ya abartıyorsun…Türkiye’ye turisti yönlendiren dünya devi tur operatörleri cephesinde kıyametler kopuyor, bize ne?… Biz lafı uzatmadan iyisi mi yine Orhan Veli’nin dizeleriyle noktalayalım:

Açlıktan bahsediyorsun; /Demek ki sen koministsin./ Demek bütün binaları yakan sensin./ İstanbul’dakini sen,/Ankara’dakileri sen…/Sen ne domuzsun, sen!

18-12-2006



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.