Fransız sanatçı Camille kendisini şöyle tanıtıyor: “Fransa’da doğdum. 6 yıldır Jingdezhen’deyim. 20’li yaşlarımda Fransa’dan ayrıldım ve 24-25 yaşıma kadar seyahat ettim. Yaratıcı ilhamımın kökenleri hakkında, daha fazla, daha dikkatlice düşünmek istiyorum”.

(Xinhua Haber Ajansı muhabirleri Jingdezhen’den bildiriyor-XHTV) — Jingdezhen’de, yaratıcılığını geliştireceği ve dinlenebileceği bir yer bulduğunu söyleyen Camille şöyle devam ediyor: “Kapıyı her açıp dışarı çıktığımda, etrafımdaki ses ve koku memleketimden farklı. Jingdezhen’deki geleneksel zanaatı ve porselen ustalarını seviyorum. Buradaki ustaların kişilikleri, huyları ve öğretme biçimleri hoşuma gidiyor. Çevrenizdeki ortam hızla değişiyor. Yani bu bir film izlemek gibi. İzlemeye devam ediyorsunuz ve duramıyorsunuz. Hiç fark etmediğiniz bir anda, filmin bir parçası oluyorsunuz.”

Türk sanatçı Ekrem Yazıcı ise şöyle konuşuyor: “Jingdezhen’e 2009 yılında geldim. O zamanlar, şehir merkezinde gördüklerimden çok etkilenmiştim, insanlar ellerinde mavi-beyaz porselen matarayla sokakta yürüyorlar, bir sürü porselen yüklü elektrikli bisikletlere biniyorlar, sırsız porselenleri el arabaları ile taşıyorlardı. Burada her köşe, her balkon porselenle dolu. Bir sürü dükkan var, bir sokak porselenle dolu. Jingdezhen dünyadaki her seramikçi için bir cennet olurdu. Jingdezhen Çin’de küçük bir şehir ama uluslararası ve büyüleyici bir şehir. Neden? Porselen yüzünden. Kim olursanız olun, sanatçı, tasarımcı veya iş insanı, çok kapsayıcı olan bu şehre çok iyi uyum sağlayabilirsiniz. Eski çağlardan modern zamanlara, ticaret her zaman kültürle yakından bağlantılı olmuştur. Tarihte porselen, Çin’in yabancılar tarafından geniş çapta tanınan uzmanlık alanlarından biri.”

Japon sanatçı Ayao Takayanagı da duygularını şöyle dile getiriyor:”Çin’de yaşanacak en iyi yer neresi? Porselen yapanlar için tabii ki Jingdezhen. 2000 yılında Tokyo’daki bir sergide Jizhou Fırını’ndan çok güzel bir eser görmüştüm. Nedense çok hoşuma gitmişti. Japonya’daki atölyemde aynı tarzda porselenler yapmaya başladım. Jizhou Fırını’ndan kaseyi ilk gördüğümde renklerin kontrastından etkilenmiştim, siyah ve tam beyaz değil de beyazımsı olan renginden. Işık ve gölge gibi görünüyor. En üst düzey renk ve en üst düzey güzellik.”

İngiliz sanatçı Guy Thompson: “Birçok farklı kültüre ait fikirlerin içine dalabiliyorsunuz. Bu, insanın yaratıcılık üzerine daha fazla yoğunlaşmasını sağlıyor” derken, Amerikalı sanatçı Ryan Labar ise “Bu şehir artık yeni bir Jingdezhen oluyor. Dürüst olmak gerekirse, dünyada bunun gibi başka bir şehir yok. Ayrıca porselenin bu kadar kabul görüldüğü başka bir şehir de yok. Bu yüzden burada kalmayı planlıyorum” şeklinde konuşuyor.



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.