LACİVERT TAŞI ARAŞTIRMASI, KARAVİT’E ÖDÜL GETİRDİ

Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi’nde araştırmacı olan Kiraz Perinçek Karavit, Topkapı Sarayı Müzesi’nde tamamlanmamış bir sayfada gördüğü resmi araştırınca özel “lacivert taşı” ile tanıştı. Karavit’in konuyla ilgili hazırlayıp Çin Renmin Üniversitesi’nde gerçekleşen 7. Dünya Sinoloji Konferansı’na sunduğu bildiri ise kendisine ödül getirdi.

Karavit’in söz konusu konferansa , “Kadim İpek Yolları’nda Değerli bir Rengin Çokkatmanlı Yolculuğu: Lacivert Taşı” başlığıyla sunduğu bildiri, 100 kadar başvuru arasından seçilerek, Uluslararası Bilim Kurulu’nun tavsiyesiyle ödüle layık görüldü.

Topkapı Sarayı Müzesi Hazine 2153 numaralı albümün 66B numaralı sayfasında tamamlanmamış bir resmi gören Karavit, “15. yüzyılda Tebriz’de çok büyük ihtimal Akkoyunlu sarayında fırça-mürekkep tekniğiyle kumaş üzerine yapılmış olan resimde, Taoist elbiseleriyle üç kadın var. Resmin yalnızca çizgilerle yapılmış altyapısı var, boşluklara da hangi renge boyanacaksa Farsça o renklerin isimleri yazılmış, boyama kitabı gibi. Farsça yazılmış bu renk isimlerinden beşi mavinin tonu, birçok yerde geçiyor. Bunlar dışında çok daha az yerde sarı, mor, kırmızı ve beyaz kullanılması planlanmış. Bu mavi tonlarının isimleri, dikkatimi çekti” diyor.

“Resim, teknik ve tema olarak Çin tarzı ama boyaması başka” diyen Karavit şöyle devam ediyor: “Bu resim, kültürler arası çok katmanlı bir etkileşimi ortaya koyuyor. İçinde tekniğiyle ve temasıyla Çin var; boyasıyla Orta Asya var; yapıldığı yer olarak İran var; 16. yüzyıldan bugüne ev sahipliği yapan Türkiye var. Lapis lazuli olarak bilinen lacivert taşının mineral olarak işlenmesiyle ortaya çok özel olan bir renk çıkıyor. Taşın eski çağlardan beri tüm dünyadaki en büyük kaynağı, günümüzde Afganistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Badakşan Dağı madenleri. MÖ 3500’lerde buralardan Ortadoğu’ya ticaret yapıldığını gösteren veriler var. Biruni gibi İslam bilginlerinden Marco Polo gibi Avrupalı seyyahlara kadar bu madenden bahseden, ziyaret eden birçok tarihi kaynak var. Orta Çağ Avrupası’nda en değerli renk olan ultramarin mavisi, altın kadar paha biçilen bu madenden elde ediliyor. Avrupalı ressamlar,yalnızca en önemli yeri vurgulamak için kullanıyor, mesela Meryem’in elbisesi gibi.”

MAVİNİN EN DEĞERLİSİ

“Doğada mavi renk çok nadir. Mavi bir çiçek, ot, taş düşünelim, neredeyse yok. Bu taş,o yüzden çok değerli, lacivert rengi üretmek için pigment olarak kullanılıyor” diyen Karavit, mavinin bu özel tonunun ve lacivert taşının nerelerde kullanıldığını ise şöyle özetliyor: “Resimde, duvar resimlerinde boya olarak kullanılıyor. Afganistan’daki Bamyan duvar resimlerinde, günümüz Xinjiang Uygur bölgesindeki Kızıl mağaralarında veya Topkapı Sarayı’nda yeni ortaya çıkan 16. yüzyıl duvar resminde kullanıldığını görüyoruz. Ayrıca madenin kendisinden değerli eşyalar, mücevherler yapılıyor. Lacivert taşı dışında mavi renk elde edilen çivit gibi bitkisel kaynaklar var, indigo mavisi üretiliyor mesela. Mavinin bu özel tonu, 19. yüzyılda yapay yollarla üretilene kadar tüm dünyada en değerli renk olmaya devam ediyor.”

Kiraz Perinçek Karavit, konuyu, doktora tezini verdikten sonra geniş bir araştırma ve yayın projesi olarak da ele alacağını söylüyor.



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.