ÇİN TELKARİ KAKMA SANATININ GÜZELLİĞİ…
- 24 Aralık 2022
- Yayınlayan: Kerem Kofteoglu
- Kategori: Son Yazılar

Son derece karmaşık bir sanat formu olan Çin telkari kakmacılığı, biri iplik örme diğeri kakma işleminden oluşan iki ayrı el işçiliğiyle yapılıyor. Bu sanat, 2006’da Beijing manevi kültür mirası listesine girdi; 2008 yılında ise ulusal manevi kültür mirası ilan edildi.
JIAO FENG /CHINA TODAY TÜRKİYE –Çin kostüm dramalarında imparator cariyelerinin kafasında hep zarif süsler olur, ki bunlar görkemli mücevherat ile süslenmiş anka kuşu taçlarından hoş ziynetlerin sarktığı saç tokalarına kadar çeşitlilik gösterir. Renkli mücevherlerin altın tellerle buluştuğu bu ürünleri ortaya çıkaran zanaata Çin telkari kakmacılığı deniyor. 2014’te Beijing’de düzenlenen APEC Zirvesi’nde Çin’in first lady’si Peng Li yuan, katılımcı 20 üye ülkenin first lady’lerine iki hediye gönderdi. Bunlar dan biri el çantası, diğeri de bir meyve tepsisiydi ve her ikisi de Çin telkari kakma sanatının incelikli birer örneğiydi.
Çin telkari kakma sanatı genellikle altın, gümüş ve bakırdan üretilen bükümlü ipliklerin kıymetli taşlarla sanatsal motiflere göre lehimlenip birleştirildiği zarif bir kuyumculuk işi. Bu karmaşık zanaat, esas olarak imparatorluğa ait lüks süs eşyalarının yapımında kullanıldı. 2006 yılında Beijing manevi kültür mirası listesine girdi; 2008’de de ulusal manevi kültür mirası ilan edildi.
Yukarıdaki görselde, Çin telkari kakma sanatı, genellikle altın, gümüş ve bakırdan üretilen bükümlü ipliklerin kıymetli taşlarla sanatsal motiflere göre lehimlenip birleştirildiği zarif bir kuyumculuk işinden bir örnek yer alıyor.
BİR İMPARATORLUK ZANAATI
Son derece karmaşık bir sanat formu olan Çin telkari kakmacılığı, biri iplik örme diğeri kakma işleminden oluşan iki ayrı el işçiliğiyle yapılıyor. İplikler, üzerine bir çok türde değerli mücevherin yerleştirildiği bir yapı oluşturacak şekilde 20 kadar farklı dekoratif desende dokunu yor. Doğu insanında altına özel bir düşkünlük var, ancak altın büyük miktarlarda kullanıldığında hemen külçemsi bir görünüm veriyor. Yetenekli zanaatkarlar, bu açmazı çözmek amacıyla altın veya gümüşten iplikler elde etmeyi ve daha sonra bunları içleri boş, dolayısıyla takması daha hafif farklı şekiller yaratmak için birbirinin içine geçirmeyi denedi.
Çin telkari kakma sanatı, Bahar ve Güz Dönemi ile Savaşan Devletler Çağı’nda (M.Ö 770-221) ortaya çıktı. Daha sonra Tang (618-907) ve Song (960-1279) hanedanlıklarında bu zanaat memurların şapkalarında, soylu kadınların topuz süslemeleri ve diğer aksesuarlarında yaygın olarak yer almaya başlandı. Yuan (1271-1368), Ming (1368-1644) ve Qing (1644-1911) hanedanlıkları zamanında Beijing, desenli iplik dokumacılığının merkeziydi.
Ming Hanedanlığı’nda mücevher takmanın yaygın olduğunu ve altın iplik desenlerinin mücevherlere tercih edildiği geleneksel anlayışın değiştiğini belirtmek gerekiyor. Bu zanaata ilişkin en dikkat çekici parça, Ming İmparatoru Wanli’nin (1563-1620) insan saçı kadar ince altın ipliklerle dokunan 24 santimetre yüksekliğindeki tacı. İplikler arasında tek bir görünür bağlantı olmaması, şaşırtıcı olmakla birlikte, ürünü gerçekten emsalsiz bir mükemmeliyet örneği kılıyor.
Qing Hanedanlığı döneminde, sarayda bir atölye kurulmuş ve kraliyet aileleri için altın ve gümüş ürünleri yapmak üzere yüzlerce usta bir araya toplanmıştı. Hanedanlığın altın çağında insanlar, rafine el sanatı uğruna hiçbir şeyi esirgemiyordu. Bu esnada her eyaletin ortaya koyduğu hazineler, Çin telkari kakma sanatının gelişiminin temellerini attı. Qing Hanedanlığı döneminde imparatorun önemli törenlerde kullandığı Jin’ou Yonggu Kupası, telkari kakma sanatıyla altın ve çeşitli değerli taşlardan yapıldı. Tarihi kayıtlara göre, ilk Jin’ou Yonggu Kupası’nı yapmak ustaların bir yılını almış. Günümüzde sadece bunlardan dört tane var. Biri Beijing’deki Saray Müzesi’nde, biri Taipei Saray Müzesi’nde, diğer ikisi ise Londra’daki Wallace Koleksiyonu’nda.
SIRADAN İNSANLARIN EVİNE GİRİYOR
Çin telkari kakma sanatı çoktan sarayın dışına çıkıp sıradan insanların evlerine girdi. Halk tarafından beğeniliyor ve bugün kolyeler, küpeler, broşlar ve mobilyalar gibi gündelik ürünlerin süslemelerinde kullanıldığı görülüyor. Bu sanatın mirasçısı Wang Xinran, Beijing’in Dongcheng semtinde geleneksel Çin el sanatlarına yönelik bir merkez olan Baigongfang’in birinci katında kendi stüdyosunda çalışıyor. Yaklaşık 20 metrekarelik bir oda burası. Stüdyo kapısının yanında çalışma masası ve bitişiğindeki duvarda ürünlerini sergilediği bir vitrin yer alıyor. 51 yaşındaki Wang’ın bu zanaattaki yedinci yılı. Önceden bir bilişim sektörü çalışanı iken duyduğu saf aşk onu bir zanaatkara dönüştürmüş.
Mevcut sektör zaten makineleşmiş ya da yarı-makineleşmiş durumda, bununla birlikte Wang sanatın özgünlüğünü korumak arzusuyla hala her şeyi elle yapmayı tercih ediyor. Altın ve gümüşü eritmekten iplik elde etmek için sıvıyı belirli biçimlerde preslemeye, bunları belirli temalarda örmeye ve mücevherlerin kakılmasına kadar tüm süreci elle yapıyor.
Altın veya gümüş iplik elde etmek zor bir işlem. Büyüklük sırasına göre dizilmiş 40 ile 50 delikli metal bir plaka kullanılıyor. En küçük delik bir saç teli kadar ince. Elde edilecek ipliğin, en büyükten en küçüğüne hiçbirini atlamadan tüm delikleri geçmesi şart. İşlem sırasında kırılan herhangi bir iplik, kusur olarak görülüyor ve yeniden erimesi için fırına geri gönderiliyor.
El işçiliği için bunca zahmet neden? Wang bunu, “Metal ipliklerin elde edilmesi tekrarlamalı bir iş. Bu şekilde elde edilen iplik, daha ‘olgun’, başka bir deyişle makineyle üretilenden daha bükülgen oluyor, dolayısıyla sonraki kullanım için daha uygun” diye açıklıyor. Wang açısından en zahmetli aşama, desenli metal iplikleri birbirine lehimlemek. Normalde madeni para büyüklüğünde bir parça, en az iki metre ince iplik tüketiyor. Küçük bir parçayı bitirmek için üç ile beş gün oturup çalışmak Wang için sıra dışı değil. “Bu türden bir sabrınız yoksa bu zanaatı sevemezsiniz” diyor.
KUŞAKTAN KUŞAĞA DEVREDİLDİ
Bu sanatta Wang hala yeni bir el sayılır. “Çırak için temel şart üç ile beş yıl tecrübe; zanaatkar vasfını kazanmak ise çok daha uzun sürüyor” diyor. Wang, şu anda bir parçayı başından sonuna kendisi yapabiliyor olmasına rağmen, sürecin döküm gibi bazı yönlerinin yine de kendisini zorladığını söylüyor. 1960’ların sonunda doğan Wang, çocukluğundan beri geleneksel Çin gerçekçi resimlerine tutkun olmuş. Bu meşgalesi, bir şekilde daha sonraki kariyer değişikliğinin temelini atmış.
“Ben çocukken hayat, yemek ve giyimden ibaretti. Şimdi her şey farklı. Hükümet ve ebeveynlerin hepsi, çocukların kültürel faaliyetlerine büyük önem veriyor. Ben de, herhangi bir geleneksel Çin el sanatını sevmesi durumunda kızımı bulabildiğim en iyi kurslara göndermeyi çok isterim” diye anlatıyor. Wang’ın Baigongfang’deki stüdyosu yıllardır açık. Ziya retçiler çalışmalarına bakmak için sık sık geliyor.
İlgilenen kişilere bazen üretim sürecini ve zanaatın kendisini ayrıntılı olarak anlatıyor. Ayrıca önceden müşterisi olan çırakları da bulunuyor. “Bunlardan biri mücevher tasarımı eğitimi gören bir üniversite öğrencisi. Telkari kakma sanatını burada gördü ve geleneksel Çin el sanatını modern takılara entegre etmek konusunda yeni fikirler edindiği için hemen aşık oldu. Ayrıca kursuma gelen ve stüdyomda zanaat pratiği yapan başka müşteriler de var. Bir delikanlı, kız arkadaşına sevgisini göstermek için doğum günü hediyesi olarak bir kolye yaptı” diyor.
Wang, materyallerin ve üretim tekniklerinin sınırlamaları nedeniyle, Çin telkari kakma sanatı eserlerinin popüler bir tüketici ürünü haline gelmesinin zor olduğunu belirtiyor, ancak daha fazla kişinin bu sanatı öğrenmesini ümit ediyor. “Güzel şeyleri sevmek insan doğası. Artık daha iyi bir yaşam var ve insanların zevkleri de gelişiyor. Bu sanatın bu şe kilde bilinmesi ve miras alınması umuduyla, genç insanları cezbedecek bazı küpeler ve broşlar tasarladım ve yaptım” diyor.


