Çin ve İspanya arasındaki Teknolojik Değişim Hızlanıyor
- 20 Mayıs 2025
- Yayınlayan: Kerem Kofteoglu
- Kategori: Son Yazılar

İspanya ile Çin arasındaki teknolojik değişimler, yalnızca ikili inovasyonu ve ekonomik büyümeyi artırmakla kalmayıp, aynı zamanda AB ve uluslararası topluma da fayda sağlayabilir. Yukarıda 2 Nisan 2024’te Barselona’da düzenlenen 2024 Mobil Dünya Kongresi’nde (MWC) sergilenen, Çinli üretici EHang tarafından geliştirilen dünyanın ilk yolcu sınıfı elektrikli insansız hava aracı görülüyor.
DIEGO SANDE VEIGA /CHINA TODAY — İspanya ve Çin arasında 1973’te diplomatik ilişkilerin kurulmasının ardından, özellikle son 20 yıldır teknolojik değişim ikili ilişkilerinin en dinamik temellerinden biri oldu. Yenilenebilir enerji, yapay zeka (YZ) ve biyoteknoloji gibi sektörlerdeki iş birliği sayesinde, her iki ülke de rekabet güçlerini güçlendiren karşılıklı faydalar elde etti.
Teknolojik değişim, yeni teknolojilerin kökeni ve uygulaması arasındaki sınırların giderek belirsizleştiği inovasyonun küreselleşmesi çağında ortaya çıkıyor. İspanya ve Çin, küresel değer zincirlerine farklı şekillerde entegre olsalar da, bu onların ortak bir zemin bulmalarını ve iş birliği yapmalarını engellemedi.
Özellikle son yirmi yılda Çin’in teknolojik alandaki ilerlemesi dikkat çekiciydi. Sadece yabancı teknolojinin alıcısı olmaktan, yapay zeka, telekomünikasyon (özellikle Huawei ve ZTE gibi şirketlerle) ve yenilenebilir enerji gibi sektörlerde kendi yetenekleriyle araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) alanında küresel bir güç merkezine dönüştü. İspanya ayrıca biyoteknoloji, temiz enerji ve endüstriyel dijitalleşme gibi sektörlerde de konumunu güçlendirerek Avrupa teknolojik ekosistemi içinde önemli bir oyuncu haline geldi.
İşbirliğinin Zaman Çizelgesi
İspanya-Çin teknolojik değişiminin başarısı, hükümet politikalarının desteği olmadan mümkün olmazdı. Kurumsal düzeyde, İspanya Bilim, Yenilik ve Üniversiteler Bakanlığı ile Çin Bilim ve Teknoloji Bakanlığı gibi kurumlar , ortak Ar-Ge girişimlerinin yanı sıra şirketler ve üniversiteler arasındaki iş birliğini teşvik etmede kilit rol oynadı. 2005’te kapsamlı stratejik ortaklıklarının imzalanmasından bu yana, her iki ülke de Ar-Ge’deki iş birliğini güçlendirmek ve teknoloji alışverişini kolaylaştırmak için bir dizi anlaşma ve düzenleyici çerçeve uyguluyor.
En önemli anlaşmalardan biri de 2011 yılında imzalanan bilimsel ve teknolojik iş birliğine ilişkin mutabakat zaptıdır. Ardından Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in 2018 yılında İspanya’ya gerçekleştirdiği resmi ziyaret, ikili stratejik ilişkileri canlandıran ortak bildiri ve muhtıraların imzalanmasına yol açtı.
Ortak bildiride bilim, teknoloji ve inovasyonda daha yakın iş birliğinin geliştirilmesine ayrılmış bir bölüm bulunuyor. Özellikle, her iki ülkeden bilim insanları arasındaki iş birliği güçlendiriliyor. Ortak ikili programlar çerçevesinde Ar-Ge ve inovasyon (Ar-Ge&İ) projeleri geliştiriyor. Kuantum metrolojisi, kimya, yeni malzemeler, biyoloji gibi stratejik ve genişleyen alanlarda sanayileşme gibi alanlarda iş birliğini teşvik etmeyi ve turizm inovasyonunun artırılması taahhüt ediyor.
Birinci muhtıra üçüncü pazarlarda iş birliğinin güçlendirilmesini, ikinci muhtıra istihdam ve sosyal güvenliği, üçüncüsü ise ileri malzemeler alanında bilim, teknoloji ve inovasyon iş birliğini kapsıyor.
Ayrıca, 2018 yılında yayımlanan 2020-2025 Ortak Eylem Planı’nda ikili ilişkilerin güçlendirilmesinin temel unsurlarından biri olarak teknoloji yer almış, dijital ve sürdürülebilir teknolojilerin geliştirilmesine vurgu yapıldı.
Ayrıca, İspanya-Çin diplomatik ilişkilerinin 50. yıl dönümü olan 2023, aynı zamanda ikili ilişkileri önemli ölçüde artıran İspanya-Çin Kültür ve Turizm Yılı olarak kutlandı. Ertesi yıl, ortak araştırmayı teşvik etmek ve bilim ve teknoloji personelinin yüksek etkili ulusal araştırma projelerine katılımını kolaylaştırmak için bir mutabakat zaptı imzalandı.
Bu çabaların sonucunda, İspanya’daki Endüstriyel Teknoloji Geliştirme Merkezi gibi kuruluşlar, Çin ile Ar-Ge ve İnovasyon işbirliği ve ikili teknolojik projelerin uygulanması için özel dokümantasyon ve fonlama geliştirdiler. Örneğin geliştirilen projelerden CHINEKA: Çinli ve İspanyol ileri teknoloji firmaları arasında bir endüstriyel işbirliği programını içeriyor.

Gerilimler ve Ayrışmalar
Ancak başarılara rağmen, ikili teknolojik değişim çeşitli zorluklarla karşı karşıyadır. Bunlardan en önemlisi Çin ve AB arasındaki ticari ve jeopolitik gerginliktir. Bu gerginlik, otomotiv endüstrisi gibi teknolojiye bağımlı sektörlerde ve teknolojinin transferinde belirsizlik yaratmış ve fikri mülkiyet ve veri güvenliği konusunda artan bir incelemeye yol açmıştır. Dahası, gerginlikteki bu artış daha da uzayabilir ve ek sektörleri etkileyebilir.
Bir diğer engel de düzenleyici ve kültürel sistemlerdeki farklılıktır. Çin bilgi yönetimi ve veri kontrolüne merkezi bir yaklaşım sürdürürken, İspanya AB direktiflerine tabi daha açık bir düzenleyici ortamda faaliyet gösteriyor. Bu farklılık, özellikle telekomünikasyon ve yapay zeka gibi hassas sektörlerde teknolojik iş birliğinde sürtüşme yaratabilir.
Ar-Ge yatırımındaki boşluk da bir zorluk olmaya devam ediyor. Çin’in Ar-Ge’ye yaptığı yatırım son yıllarda önemli ölçüde artarak GSYİH’sinin yüzde üçüne yaklaşırken, İspanya’nınki yüzde ikinin altında kalmaya devam ediyor. Bu, Madrid’in büyük ölçekli Çin teknolojik yatırımını çekme ve daha rekabetçi ittifaklar kurma yeteneğini sınırlayabilir.

Zorluklar Arasında Fırsatlar
İleriye bakıldığında, İspanya ve Çin arasındaki teknolojik ilişki, gelişen jeopolitik ve ticari manzaranın yanı sıra düzenleyici, kültürel ve endüstriyel farklılıklardan kaynaklanan önemli zorluklarla karşı karşıya kalacaktır. Bununla birlikte, bu ilişkiler, tarım-gıda ve turizm gibi daha geleneksel sektörlere ek olarak, dijital geçiş ve sürdürülebilirlik gibi ortaya çıkan alanlarda da önemli fırsatlar sunuyor. Bu iş birliğinin faydalarını en üst düzeye çıkarılması gerekiyor. Bu yüzden her iki ülkenin de ortaya çıkabilecek farklılıkları etkili bir şekilde yönetirken, açık ve güvenli teknoloji alışverişini kolaylaştıran politikaları geliştirmeye devam etmesi hayati önem taşıyor.
Sonuç olarak, teknolojik ilişkinin önümüzdeki on yıllarda inovasyon ve ekonomik büyümenin temel itici gücü olma potansiyeli bulunuyor. Bu durum yalnızca her iki ekonomiye değil, aynı zamanda AB’ye ve uluslararası topluma da fayda sağlayacaktır.
DIEGO SANDE VEIGA, Santiago de Compostela Üniversitesi’nde profesör , Ekonomi Araştırma Hattı koordinatörü ve IGADI Sekreteri’dir.