Aşırı Turizme Karşı İkincil Şehirlerin 2026 Atağı!

Yerel kültürü daha iyi deneyimleyip, aşırı turizme katkıda bulunmaktan kaçınan gezginlerin tercihi, 2026 yılında “ikincil şehirler” olarak adlandırılan sakin şehirlerin öne çıkmasına yol açıyor.

Seyahat artık sadece varış noktasıyla veya yolculukla ilgili değil. Seyahat, oradan ayrılırken edindiğiniz deneyimle de ilgili. Deneyim odaklı seyahat, turistik yerleri gezmenin ötesine geçerek, turistlerin ziyaret ettikleri yerler ve insanlarla bağlantı kurmalarına yardımcı olan anlamlı gezilere dönüşüyor.

CNBC, Lemongrass Marketing, HunterMoss, Oracle Hospitality, danışmanlık firması The Future Laboratory, Virtuoso seyahat acentesi, çevrimiçi seyahat platformu Agoda, seyahat teknolojisi şirketi Amadeus ve tur operatörü Contiki’nin raporlarından yararlanarak 2026 yılına yön verecek 5 trendi belirledi. Türkiye Turizm Ansiklopedisi olarak bu 5 trendi sizin için derledik:

  1. Aşırı Turizm Öldü, Yaşasın İkincil Şehirler: Araştırmalar gezginlerin yüzde 45′nin, iklim değişikliği nedeniyle planlarını değiştirdiğini gösteriyor. Gezginlerin yüzde 76′sının ara sezon veya düşük sezon seyahatlerine olan ilgisi artarken, yüzde 75′i ise ılıman iklimli destinasyonları tercih ediyor. Bu değişim, büyük turizm merkezlerinin dışında yer alan ve daha kapsamlı deneyimler sunan “ikincil şehirler” olarak adlandırılan şehirlerin yükselişini körüklüyor. Nitekim Asya’nın ikincil turizm destinasyonlarındaki konaklama aramaları geleneksel turizm merkezlerine göre yüzde 15 daha hızlı büyüyor. Japonya ziyaretçileri Tokyo ve diğer büyük şehir merkezlerinden uzaklaştırmak için bölgesel kampanyalara ağırlık veriyor.
  2. Tatil Planı Otel veya Acenteye Devrediliyor: ‘Karar verme detoksu’ eğilimi ağırlık kazanıyor. Geleneksel olarak, her şey dahil seyahat verimlilikle ilgiliydi; gezginler tatil sürelerini en üst düzeye çıkarmak için seyahat programlarını planlıyordu. Ancak seyahate çıkmadan önce zihinsel olarak tükenmiş durumda olan gezginlerin planlamayı seyahat acentesi veya her şey dahil paketler sunan otellere devrettiği görülüyor. Uzmanlar, seyahat edenlerin, kendileri için doğru seçimler yapacak ve böylece rahatlayabilecekleri birine ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Bu durumun ultra lüks seyahat edenleri de gezi sırasında ek maliyetler veya lojistik planlama konularında endişelenmekten kurtardığı ileri sürülüyor.
  3. Sağlıklı Yaşam Sadece Spa Merkezleriyle Sınırlı Değil: Giderek yaygınlaşan bir diğer trend ise sağlıklı yaşam turizmi. Bu trend, spa paketlerinden bilimsel temelli uzun ömür programlarına ve ruh sağlığı odaklı gezilere kadar evrim geçirdi. Sunulan seçenekler arasında Hindistan’da Ayurveda programları, Kosta Rika’da yoga ve sörf kaçamakları ve Kanada’da sessizlik inzivaları yer alıyor. Birçok gezgin sağlıklı yaşam turizmini uzun vadeli sağlık yatırımı olarak görüyor. Sağlık odaklı turlar, çiftler, yaşlı ve genç gezginler arasında da cazip hale geliyor. Araştırmalara göre, 35 yaş altı ABD’li gezginlerin üçte ikisi yürüyüş, rafting ve bisiklet sürme gibi aktif gezileri tercih ederken, yarısından fazlası seyahat ederken sağlıklı yaşam rutinini sürdürmenin önemli olduğuna inanıyor.
  4. Nostaljik Seyahatlere İlgi Artıyor: Genç gezginler, onları geçmişe götüren tatiller arıyorlar. Raporlara göre, 35 yaş altındaki Amerikalıların yaklaşık 10′da 8′i ya çocukluklarındaki bir seyahati yeniden yaşamak istediklerini ya da bu seyahati gerçekleştirdiklerini söylüyor. Yeni emekliler -ki bu gruba X kuşağının en yaşlı üyeleri de dahil olmaya başlıyor- yeni kazandıkları özgürlüklerini “altın ara yıl” gezileriyle kutluyor. Hesap verecek patronları ve yanlarında çocukları olmadığı için, geçmişteki emeklilik gezilerinden daha maceralı olan hem karayoluyla hem de yolcu gemisiyle uzun seyahatlere çıkıyorlar. İngiltere merkezli emeklilik köyü işletmecisi Inspired Villages’ın araştırması, emeklilerin yaklaşık yüzde 25′inin bir yıl boyunca seyahat ettiği veya bunu yapmayı düşünebileceğini ortaya koyuyor.
  5. Otel Hizmetlerinde Yapay Zeka Etkisi: Seyahat rezervasyonları için yapay zekaya yönelenlerin sayısı artarken, oteller de misafirlerini daha iyi anlamak için yapay zekadan faydalanıyor. 2026’da otellerin misafirlerin isteklerine yanıt vermekten, onların isteklerini tahmin etmeye doğru önemli bir dönüşüm geçirmesi bekleniyor. Bu da misafirler gelmeden önce konaklamaları kişiselleştirmek için tahmine dayalı zekanın kullanılması anlamına geliyor. Bazı oteller zaten konuklarına odalarının her ayrıntısını kişiselleştirme olanağı sunuyor. Örneğin, misafir tercih listesine özel olarak tasarlanmış aletleri kullanarak geleneksel pilates hareketlerinin yapılmasını sağlayan bir reformer Pilates aleti ve karartma perdeleri ekleyip, kahvaltı büfesine en yakın odayı seçebiliyor. Uzmanlar, yapay zekanın hızlanarak, kişiselleştirmenin artık isteğe bağlı bir özellik olmaktan çıkıp, tercih edilen varsayılan işletim sistemi haline geleceğini belirtiyor.


Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.