- 25 Eylül 2021
- Yayınlayan: Kerem Kofteoglu
- Kategori: Son Yazılar
Çin’in güneybatısındaki Sichuan eyaletinin başkenti Chengdu, 2 bin 300 yıllık bir tarihe sahip. Şehir, antik zamanlarda, zengin doğal kaynakları ve gelişmiş tarımıyla merkezi rejimin başlıca hububat ve gelir kaynağıydı. Chengdu, aynı zamanda, dünyanın ilk kağıt parası olan Jiaozi’nin de evi.
(CHINA TODAY TÜRKİYE)–Hem kültürel bir ihtişam hem de doğal bir cazibeyle kutsanan Chengdu, Çin şiirinin piri sayılan Du Fu’nun (712-770) memleketi olduğu gibi oyuncularının sihirli maske değiştirme becerisiyle tanınan Chuan Operası’nın, Shu brokarının, Shu oyasının ve Sichuan mutfağının doğum yeri. Yaban hayatına düşkün olanlar için de Chengdu, tehlike altındaki dev pandanın doğal yaşam alanı.
Yumuşak bir iklim, zengin kaynaklar, yalın ve sakin bir hayat, Chengdu’yu insanların kalbini ve zihnini fetheden bir şehir haline getiriyor. Chengdu’nun cazibesini bir kez tattıktan sonra buradan asla ayrılmak istemeyebilirsiniz.

Yangtze’nin bir kolu olan Minjiang Nehri, Chengdu’nun en büyük su kaynağı. Batıdaki Minshan Dağı’ndan 273 metre aşağıdaki Chengdu Ovası’na akan nehirden ötürü şehirde, eski zamanlarda, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında suyun kabarmasıyla birlikte sık sık taşkınlar yaşanıyordu. Kuru mevsimde de kuraklık sık karşılaşılan bir sorundu. M.Ö. 256 yılında yerel yönetici Li Bing, Yulei Dağı’nı delerek Dujiangyan sulama sistemini inşa etmek için sekiz yıllık bir proje başlattı.
Kuzeybatıda yükselen ve güneydoğuda alçalan eğimli araziden faydalanan Dujiangyan, suyu bölerek ve alüvyonu azaltarak akışı kontrol altına alıyor, böylece nehri dizginleyebiliyor. Bu sistem, taşkınları azaltmanın yanı sıra yörenin ekilebilir arazilerinde sulamalı tarım yapılmasına imkan tanıyarak Chengdu ekonomisinin büyümesine önemli katkıda bulundu.
Dujiangyan inşa edildikten 2 bin yıl sonra hala çalışır halde; hatta dünyanın antik zamanlarda yapılıp hala işleyen tek sulama sistemi. İnsan türünün doğaya zarar vermeden onu kullanabilme yeteneğinin mükemmel bir örneği olarak insanla doğa arasındaki uyum ve bütünlüğü temsil eden Dujiangyan, 2000 yılında UNESCO Dünya Mirası Alanı ilan edildi.
SHU KRALLIĞI’NIN BAŞKENTİ
Chengdu, binlerce yıl boyunca farklı bölgesel rejimlere başkentlik yaptı. Bunlardan biri, Üç Krallık Dönemi (220-280) sırasında Liu Bei (161-223) tarafından 221’de kurulan Shu devletiydi. Liu Bei ve destekçilerinin hikayesi, Üç Krallık Aşk Macerası adını taşıyan klasik romandan ötürü Çin’de herkes tarafından bilinir.

Doğu Han Hanedanlığı’nın son yıllarında merkezi otorite, ülke genelinde savaş ağalarının yükselişiyle hızla güç kaybediyordu. Uzun süreli bir çatışma döneminin ardından üç savaş ağası zafere ulaştı ve üç rakip krallık kurdu. Liu Bei’nin kurduğu Shu adını taşıyan krallık, Çin’in güneybatısında, bugün Yunan, Sichuan ve Guizhou eyaletlerinin bulunduğu bölgeyi kapsıyordu.
Gelişmiş bir tarım ve el sanatları sanayiine sahip, özellikle ipek üretiminde güçlü bu bölgede kısa sürede emtiaya dayalı canlı bir ekonomi oluştu.
Tarihi kayıtlar, şehrin çok zengin ürün çeşitliliğine sahip dükkanlarla dolup taştığını gösteriyor, Çin’de nadir görülenler mallar da dahil olmak üzere. Sık sık savaşlar yaşansa da Shu ekonomisi ve toplumu ayakta kalmayı başardı. Chengdu, izleyen yüzyıllarda daha da gelişerek, çok sayıda hanedanlığa başkentlik yapan Chang’an (bugünkü Xi’an) ve Luoyang gibi, hızla büyüyen bir ekonomiye sahip bir metropole dönüştü. 1023 yılında dünyanın ilk kağıt parası Jiaozi, Chengdu’da resmen piyasaya sürüldü. Bu da bölge ekonomisinin ne kadar ileri olduğunun bir ispatı.
Chengdu’da Üç Krallık döneminin fiziksel kalıntılarına sık sık rastlıyorsunuz. Ayrıca dönemin savaşçıları ve stratejistlerine ilişkin hikayeler hala sevgiyle hatırlanıyor, sonraki nesillere aktarılıyor. Tarih burada, şehrin kadim köprülerinde, kıvrılarak ilerleyen sokaklarında ve geleneksel çayhanelerinde canlılığını koruyor.
PANDALARIN YAŞAM ALANI
1869 ilkbaharında Fransız misyoner Armand David, siyah-beyaz bir hayvanla karşılaştı ve bu canlıya siyah-beyaz ayı adını verdi. Daha sonra söz konusu türü sergilenmek üzere Paris’e yollayan David, böylece Batı’nın bu nadir hayvanla ilk kez tanışmasını sağladı.

Fosiller, dev pandaların dünyada ilk kez iki ile üç milyon yıl önce görüldüğünü ve yüz binlerce yıl önce, yaşam alanları doğu ve güney Çin topraklarının büyük bir bölümünü kapsadığı dönemde panda nüfusunun zirve yaptığını ortaya koyuyor. Soyları o döneme dayanan diğer hayvanların tamamının bugün nesli tükenmiş durumda. Ama hayatta kalmayı başaran dev panda, bu yanıyla yaşayan fosil sıfatını hak ediyor. Ancak pandanın yaşam alanı iyice daralarak Shaanxi eyaletindeki Qinling Dağı ile Sichuan ve Gansu eyaletlerinin sınırındaki Minshan Dağı’ndan ibaret hale gelmiş durumda. Sichuan, tehlike altındaki bu hayvanlar için bir sığınak. 1980’lerde Sichuan’ın belirli bölgelerinde, odunsu bir bambu türü olan ve dev pandaların başlıca besin kaynağını oluşturan Fargesia rufa’nın çiçek açtıktan sonra kuruması üzerine dev pandalar açlıkla karşı karşıya kaldı. Bazılarının Chengdu Hayvanat Bahçesi’ne götürülmesi gerekti. Bu nadir hayvanın daha iyi korunabilmesi için 1987’de Chengdu’da bir üreme merkezi kuruldu. Son 30 yılda, yapay dölleme, üreme, hastalıkların tedavisi ve önlenmesi, nüfus genetiği gibi alanlarda sağlanan teknolojik ilerlemelerle birlikte merkezin bakımındaki dev panda sayısı 6’dan 100’e çıktı.
Tesis ziyaretçilere açık. Yapay gölleri, nehirleri, bambu ormanları ve çimenlik alanlarıyla pandaların doğal ortamını andırıyor. Merkezde, yapılaşmış alan olarak, hamile pandalar ve yenidoğanlara ayrılmış bir bölüm bulunuyor; ayrıca diğer pandalara da kendi bahçesi olan havalandırmalı bölmeler yapılmış. Ziyaretçiler bu sevimli hayvanları serin havalarda dışarıda oynarken ya da sıcak günlerde cam duvarların ardından izleyebilir.
DÜŞÜK TEMPOLU YAŞAM
Chengdu’da hayatın temposu, Çin’in diğer büyük şehirlerine kıyasla çok daha düşük. Yöre halkı saatlerce çayhanelerde oturup mahjong oynuyor ya da hikaye anlatma performansları izliyor.

Çayhane Chengdu’nun sembollerinden biri. Bunları her yerde görmek mümkün: sokaklarda, parklarda, köprü altlarında, tarihi eserlerin bitişiğinde. Bir çoğu günün büyük bölümünde ağzına kadar dolu oluyor. Bambu sandalyeleri, üç parçalı çay takımları, aynı anda onlarca bardağı taşıyabilen ve bardakları uzun boyunlu çaydanlıklarla uzaktan doldurabilen garsonlarıyla çayhane, geleneksel Chengdu ortamının keyfini çıkarmak için en iyi yer.
Chengdu halkı yemeği seviyor ve şehir, her köşe başında rastlayabileceğiniz, lezzetli yemek ve atıştırmalıklar sunan restoranlarıyla ağzının tadını bilenler için gerçek bir cennet. Çin genelinde popüler olan baharatlı Sichuan mutfağı, aslında, arnavut biberi, Sichuan biberi, kara biber ve bir dizi başka baharatın birlikte kullanıldığı, lezzet açısından kendine özgü bir mutfak. Çin beslenme tarzında yaygın görülen malzemelerin kullanılması, Sichuan yemeklerinin farklı kesim ve bölgelerden insanlara hitap etmesinin bir diğer nedeni.
Chengdu mutfağı, Sichuan mutfağının bölgesel bir tarzı olan Shanghebang’e dahil ediliyor. Baharat çeşidi daha fazla, tadı daha hafif ve eski geleneğe daha bağlı bu üslup, Sichuan mutfağı dahilindeki tüm tarzların en sevileni. Sembol yemeklerinin listesi çok uzun ve son yıllarda yeni geliştirilen yemek türleri de büyük ilgi çekiyor. 2010’da Chengdu, tanınmış bir gastronomi merkezi olarak UNESCO’nun yaratıcı şehirler ağına katıldı.