- 3 Şubat 2025
- Yayınlayan: Kerem Kofteoglu
- Kategori: Son Yazılar
Çin yeni kalkınma evresinde eski avantajlarının bir kısmını kaybederken, büyüme rotasını değiştirerek daha fazlasını kazanabilir. Çin ve ABD’li düşünce kuruluşlarından uzmanların ortak araştırmasına göre, Çin ekonomisinde yeni kalkınma aşamasında üç önemli değişim yaşanıyor. Yukarıdaki görselde Wuhan Doğu Gölü Yüksek Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde bulunan Wuhan Hiway Technology Co., Ltd.’nin “Çin Optik Vadisi” olarak da bilenen deposu görülüyor.
HUANG YIPING /CHINA TODAY — Birincisi, ülkenin maliyet avantajının değişmesidir. Çin’de iş yapmanın ortalama maliyetleri artmıştır, bu da eski düşük maliyet avantajının artık var olmadığı anlamına gelir. Sonuç olarak, düşük maliyet avantajına güvenen endüstrilerin gelişmeye devam etmesi giderek daha zor olacaktır.
İkincisi, uluslararası pazardaki değişimdir. Son 40 yılda, Çin’in ekonomik gelişimi büyük ölçüde küreselleşmiş ekonomik ortama bağlıydı. Çin’e yapılan ihracat ve doğrudan yatırımlar ekonomik büyümesinde önemli bir rol oynadı, ancak şimdi bu iki itici güç ivme kaybediyor.
Üçüncüsü, Çin’in nüfus yapısındaki değişim. Yaşlanan nüfus önümüzdeki yıllarda muazzam zorluklar getirecek. Bu üç yönün yanı sıra, dijital teknoloji ve yeşil kalkınma, Çin ekonomisinin önemli değişiklikler geçirdiği alanlardır. Tüm bu değişiklikler, Çin ekonomisinin yeni bir gelişme aşamasına girdiği anlamına geliyor.
Çin nasıl yanıt vermeli? China 2049 kitabı bu soruya bir cevap bulmaya çalışıyor. Bu kitap, Beijing Üniversitesi Ulusal Kalkınma Okulu ve Amerikan düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü tarafından yürütülen ortak araştırmanın bir başarısıdır. Sonucu tek bir cümleyle özetlemek gerekirse: Çin’in gelecekteki büyüme modeli bir dönüşüm geçirecek. Büyüme modelini dönüştürmek için Çin, mevcut politikalarını inovasyona, iç pazara ve dijital teknolojiye daha fazla güvenecek şekilde değiştirmelidir.

Yenilik Yeteneğinin Geliştirilmesi
Günümüzde Çin büyük değişimler geçiriyor ve uluslararası pazar ve çevre de geçmiştekinden çok farklı. Örneğin, geçmişte Çin ne kadar çok ürün ihraç ederse etsin, kimse bunları büyük bir sorun olarak görmüyordu. Ancak şimdi sadece Çin’in “yeni üç” ürününün- elektrikli araçlar, lityum piller ve güneş pilleri- ihracatı bazı ülkeleri endişelendirdi. Ancak ABD’nin benimsediği “küçük bahçe ve yüksek çit” stratejisi gibi karmaşık uluslararası ortamda, dış dünyaya açılmak yenilikler yapmak için özellikle önemlidir. Kapalı kalmak işleri daha da kötüleştirecektir.
Yenilik yeteneğini geliştirmek için Çin’in açılmaya devam etmesi gerekiyor. Batılı ülkeler çok fazla ileri bilgi ve teknolojiye sahip. Çin bazı kısıtlamalar nedeniyle geri adım atarsa, daha büyük sorunlara yol açabilir ve bilimsel ve teknolojik ilerlemesini etkileyebilir veya hatta engelleyebilir. Elbette Çin büyük bilimsel sorunları çözmek için kendine güvenebilir, ancak günümüz dünyasında hiçbir ülke tamamen kendi gücüne güvenemez veya hiçbir ülke tüm son teknolojilere hâkim olduğunu iddia edemez. İş birliği önemlidir. Bu nedenle açık kalmak çok önemlidir ve giderek daha belirgin jeopolitik çatışmaların yaşandığı günümüz dünyasında bunu tam olarak kabul etmek çok önemlidir.
Çin, özel işletmelerinin canlılığını korumak için daha fazlasını yapmalıdır. Çin’in özel işletmeleri rekabetçi yenilikçilerdir. Girişimcilerin, özellikle de özel girişimcilerin güvenini nasıl artıracağımız ve koruyacağımız büyük bir zorluk olmaya devam ediyor. Çin’in yenilikçilik yeteneği sadece yetişmekle kalmadı, aynı zamanda kademeli olarak ön plana çıktı. Şimdiki temel sorun, bu ivmeyi sürdürüp sürdüremeyeceğidir.
Tüketim mi, Yatırım mı?
Uzun bir süre boyunca Çin’in ekonomik büyümesi yatırımla yönlendirildi. Bazı akademisyenler tüketim odaklı büyümeye geçiş yapmayı önerse de akademik çevrede bu konuda bir ayrışma yaşandı. Bazıları geçişi yapmamız gerektiğine inanırken, diğerleri yatırımın hala gerçek itici güç olduğunu iddia ediyor.
Büyümenin yatırımla mı yoksa tüketimle mi yönlendirildiği, ikisi arasında nispeten makul bir oran tutmak kadar önemli değildir. Yatırım olmadan saf tüketim, büyümenin sürdürülmesini zorlaştırır ve bu, geçmişte Amerika Birleşik Devletleri’nde sorun olmuştur. Tersi senaryo da sorunlara yol açabilir çünkü yatırımın nihayetinde üretim kapasitesine dönüştürülmesi gerekir. Üretim kapasitesi oluştuğunda ve ürünler satılamadığında, yatırım kazanç elde etmeyi başaramaz ve bu da sürdürülebilir büyümeyi etkiler.

Tüketimin önemi kendiliğinden ortaya çıkar. Sonuçta, ekonomiyi geliştirmenin nihai hedefi insanların yaşam standartlarını iyileştirmektir. Üretilen ürünleri ancak insanların tüketimini artırarak tüketebiliriz. Ancak sıradan insanların parası yoksa, tüketimi savunmak boş laftır. Bu nedenle, yatırım ve tüketim arasında makul bir oran izlemek gerekir.
Yalnızca tüketim arttığında ekonomik büyüme sürdürülebilir olabilir. Tüketim durgun kalırsa ve insanların yaşam standartlarında önemli bir iyileşme olmazsa, ekonomik kalkınma nasıl ivme kazanabilir?
Benim önerim tüketim büyümesini güçlü bir şekilde desteklemektir. Tüketimi sadece savunmakla ve teşvik etmekle kalmamalıyız, makroekonomik politikaların bir parçası olarak hükümet gerçek para harcamalı, sosyal güvenlik seviyelerini artırmalı, insanların refahını iyileştirmeli ve hatta insanlara doğrudan para vermelidir. Makroekonomik momentum ancak bu şekilde gerçek anlamda toparlanabilir. HUANG YIPING, Beijing Üniversitesi Ulusal Kalkınma Okulu’nun dekanıdır.