Çin’in Geleneksel Değerleri: Güven ve Uyum

Güven oluşturmak ve uyumu aramak, farklı medeniyetler arasında dostça alışverişleri ve kazan-kazan iş birliğini teşvik etmek için yol gösterici ilke olmalı. Karşılıklı güven insanları bir araya getirir, aidiyet duygusu yaratır ve toplum genelinde barış ve düzenin korunmasına yardımcı oluyor. Yukarıda Ulusal Klasik Kitaplar Müzesi’nde, Tang Hanedanlığı’nın en parlak dönemi olan İmparator Li Shimin’in (599-649) saltanatını anlatan bir sergiyi gezen ziyaretçiler görülüyor.

SONG YING /CHINA TODAY –Bire bir çevirisi “güven tesis etmek ve dostane ilişki aramak” olan “jiang xin xiu mu” (讲信修睦) terimi, toplum ve politika için antik bir Konfüçyus idealini ifade ediyor. Söz konusu anlayış, günümüzde de Çin kültürünü ve toplumunu şekillendirmeye yardımcı olan, Çin’in kadim bilgelik hazinesinin önemli bir kavramı haline geldi.

Cumhurbaşkanı Xi Jinping bu fikri çeşitli vesilelerle paylaştı. Örneğin 3 Eylül 2021’de Altıncı Doğu Ekonomik Forumu’nun Genel Kurul Oturumu’nun açılış törenine hitap ederken, “Çin, modern bir sosyalist ülke inşa etme yolunda yeni bir yolculuğa başladı. Gerçek çok taraflılığı desteklemek, güven ve uyumu savunmak, kazan-kazan işbirliğini teşvik etmek ve insanlık için ortak bir geleceğe sahip bir topluluk inşa etme hedefine doğru emin adımlarla yürümek için tüm taraflarla çalışmaya hazırız” dedi. Kökleri M.Ö. 1. yüzyılda yazılmış olan Ayinler Kitabı’na kadar geri giden bu tabir, o zamandan beri Çin kültür geninin temel bir unsuru haline geldi, Çin halkına güler yüzlü, barışçıl bir mizaç kazandırdı ve Çin siyaseti, ekonomisi, toplumu ve kültürü üzerinde derin bir etki yarattı.

Güven tesis etmek ve uyum aramak, kişisel etiğin temellerinin oluşturulmasına yardımcı oluyor. İnsanların kişisel değerlerini neyin oluşturduğu sorusunun cevabı kişiden kişiye değişir. Bazıları için zenginlik en önemli şeydir; bazıları için güç, bazıları için de şöhret olabilir. Ancak Konfüçyus’un bu soruya cevabı güvenilirlikti. Antik bilge, şaftı olmayan bir arabanın hareket edememesi gibi, etrafındakilerin güvenini kazanmamış bir kişinin de toplumda haklı bir yeri olmadığını söylemişti. Tarih boyunca farklı milletlerden, etnik kökenlerden ve kültürlerden insanlar hayatlarını farklı etik standartlara göre yaşadı, ancak güvenilirlik her zaman herkes tarafından değer verilen bir nitelik oldu. Antik Çinlilere göre, bu özellik, her şeyden önce, kişinin verdiği sözleri tutmasını ve dürüstlüğünü korumasını içeriyor.

Devletin aristokratıydı

Ji Zha (M.Ö. 576-485), M.Ö. 12. yüzyıldan M.Ö. 5. yüzyıla kadar Güney Çin’de hüküm sürmüş bir krallık olan Wu Devleti’nin bir aristokratıydı. Lu Devleti’ne yaptığı diplomatik bir görev sırasında Xu Devleti’nde bir mola verdi ve Xu hükümdarıyla görüştü. Hükümdarın kılıcına olan hayranlığını gören Ji, görevini tamamladıktan sonra kılıcını ona hediye etmeye karar verdi. Ancak Ji geri dönmeden önce hükümdar hastalıktan öldü. Ji, Xu Devleti topraklarından geçerken kılıcını hükümdarın mezarının yakınındaki bir ağaca astı. “Hükümdar zaten öldüğüne göre kılıcını burada bırakmanın anlamı ne?” diye sordu maiyetinden biri. Ji, ”Onu Majesteleri’ne hediye edeceğime dair kendime söz verdim. Şimdi ölmüş olsa bile vicdanıma nasıl karşı gelebilirim?” yanıtını verdi. Ji Zha gibi gerçek bir beyefendi ister yüksek sesle ister sessizce bir söz verdiğinde, her koşulda bu sözü yerine getirmeliydi.

Güven tesis etmek ve uyum aramak, bir topluluk ya da toplumun tamamını birleştirmek açısından da kritik öneme sahip. Qi Devleti’nin bir bakanı olan Guan Zhong (M.Ö. ?-645), Qi’nin zamanının bir çok küçük krallığı üzerinde hakimiyet kurmasını sağlayan reformlara öncülük etmişti. Guan, bir keresinde şu sözleri söylemişti: “Güven dünyanın tutkalıdır.” Karşılıklı güven insanları bir araya getirir, aidiyet duygusu yaratır ve toplum genelinde barış ve düzenin korunmasına yardımcı olur.

Taocu bir metin olan (ve M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış bir filozof olan Lie Yukou’ya atfedilen) Liezi’de şüphe ve yanlış anlama hakkında bir hikaye anlatılır. Hikayede bir çiftçi baltasını kaybeder ve ardından komşusunun oğlundan şüphelenmeye başlar. Aklında böyle bir şüpheyle, çocuğun yaptığı her şeyi şüpheli bulur. Bir kaç gün sonra aleti tarlasında bulur ve artık çocukta bir hırsızın en ufak izini görmez. Açık ki değişen çocuk değil, daha ziyade çiftçinin ona ilişkin algısıdır. Bu hikaye, insanlar arasında güvenin azaldığı günümüzde hala geçerliliğini koruyor. Güvenin olmadığı bir toplumda her üye kurbandır.

Güven tesis etmek ve uyum aramak, bir hükümetin güvenilirliğini ve bir devletin istikrarını sağlamanın da iki anahtarı. Antik Çin felsefe metni Seçmeler’de Konfüçyus ile öğrencisi Zi Gong arasında yönetim hakkında geçen bir konuşmaya yer verilir. Üstat, yeterli yiyecek ve silahın yanı sıra insanların güveninin iyi yönetim için kritik olduğuna inanıyordu.

Çin tarihinde erdemliliğiyle hayranlık uyandıran üç efsanevi bilge imparatordan biri olan Shun’un Hunan eyaletine bağlı Yongzhou şehrinin Ningyuan ilçesindeki anıt mezarında bir tören düzenleniyor.

Tarihten sayısız hikaye

Zi Gong, “Bu üçünden birinden vazgeçmekten başka seçeneğiniz olmadığını varsayın; önce hangisinden vazgeçersiniz?” diye sordu. Üstat “Silah” diye cevapladı. Zi Gong tekrar sordu: “Ya kalan ikisinden birinden vazgeçmek zorunda kalırsanız, bu hangisi olurdu?” Üstat şöyle dedi: “Yiyecek. Eski zamanlardan beri ölüm herkese gelir, ancak insanlar hükümete güvenmezse ülke ayakta kalamaz.” Kadim bilgeye göre, halkın güveni bir hükümet için askeri güçten ve ekonomik güçten daha önemliydi.

Tarihten sayısız hikaye, ülkelerin halkın güvenini kazanarak başarılı olduğu, güvenini kaybettiğinde de başarısızlığa uğradığı gerçeğini ortaya koyuyor. Shang Yang (M.Ö. 390-338), Qin Devleti’nde kararlı bir reformcuydu. Bir keresinde, yeni bir yasa çıkarma konusundaki kararlılığını göstermek için Shang Yang, bir pazarın güney girişine tahta bir direk diktirdi ve direği kuzey girişine taşıyabilen kişiye 10 külçe altın ödül vaat etti. Ancak kimse onu ciddiye almadı. Daha sonra ödülü 50 külçe altına çıkardı. Bir adam, kuşku içinde, öne çıktı ve kütüğü belirlenen yere taşıdı. Bir izleyici kalabalığının önünde vaat edilen altını aldı. Bu olayın haberi krallıkta yayıldıkça reforma destek arttı. Sonunda Qin, diğer devletleri ilhak edecek ve Çin’i birleştirecek kadar güçlendi.

Güven tesis etmek ve uyum aramak, farklı medeniyetler ve ülkeler arasında dostane alışverişler ve kazan-kazan işbirliğinin teşvikinde de yol gösterici ilke olmalı. Çin yüzyıllar boyunca dünyanın en güçlü imparatorluklarından biriydi. Ancak bir ülkenin yeterince güçlendiğinde kaçınılmaz olarak hegemonya arayacağı anlayışını hiç bir zaman benimsemedi. Çin tarihin verdiği dersi anlıyor: hegemonya çöküşün başlangıcıdır. Bu yüzden Çin hiç bir zaman başka devletleri sömürgeleştirmedi veya işgal etmedi.

Kalabalıklar karşıladı

M.Ö. 2. yüzyılda, Batı Han Hanedanlığı diplomatı Zhang Qian (M.Ö. 164-114) Çin ile Orta Asya ülkeleri arasında dostane bağlar kurdu ve bu süreçte Asya’yı Avrupa’ya bağlayan kadim İpek Yolu’na önayak oldu. Takip eden bin yıllarda, bu uluslararası ticaret ve değişim yolu boyunca, karşılıklı saygı, karşılıklı güven ve karşılıklı öğrenmeye dair sayısız hikâye ortaya çıktı. 15. yüzyılın başlarında, ünlü Ming Hanedanlığı denizcisi Zheng He (1371-1433) Güneydoğu Asya, Hindistan, Arabistan ve hatta Doğu Afrika’nın uzak kıyılarına yedi sefer düzenledi.

Dünyanın gördüğü en gelişmiş filoya komuta etmesine rağmen, Çin elçisi diğer ülkelerden bir santim toprak ele geçirmedi ve bu nedenle karaya çıktığı her yerde coşkulu kalabalıklar tarafından karşılandı. Bu durum, Afrika, Amerika ve Asya’daki Avrupalı ​​sömürgecilerle keskin bir tezat oluşturuyordu.

Bugün dünyamız, zamanımız ve tarihimiz daha önce hiç kimsenin görmediği bir şekilde değişiyor; kalkınma, güvenlik ve yönetişimi etkileyen sorunların nasıl çözüleceği, insan vicdanı ve bilgeliği için büyük bir meydan okuma. İleriye bakarken Çin’in güven inşa etme ve uyum arama geleneğinin gelecek nesillere aktarılmasını, dünyadaki tüm insanlar tarafından paylaşılmasını ve bizi ortak bir geleceğe sahip küresel bir toplum inşa etmek için birlikte çalışmaya teşvik etmesini umuyoruz. SONG YING, Çin Konfüçyus Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı.

 

 



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.