GÜZELLİK VE GİZEM DİYARI: KANAS

Çin’in kuzeybatısında yer alan Xinjiang’ın uçsuz bucaksız kuzey kesiminde göller, koylar, kanyonlar, ormanlar, çayırlar ve Tuva halkının ahşap evleri, büyüleyici bir doğal güzellik ve huzur manzarası sunuyor. Kanas Gölü, yaklaşık 200 bin yıl önceki dördüncü buzul döneminde ortaya çıkmış bir şaheser ve Çin’in en derin iç alpin gölü olarak Kanas Manzara Alanı’nda mutlaka görülmesi gereken bir yer.

MENG JIAXIN/CHINA TODAY TÜRKİYE – Kanas, Xinjiang’ın kuzeyindeki Altay Dağları’nda, Kazakistan, Rusya ve Moğolistan ile sınır komşusu olan Burqin ilçesine 150 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Burası, 10 bin 30 kilometrekarelik alanıyla Çin’in en büyük 5A ulusal manzara alanı. Kanas Gölü Ulusal Jeo Parkı ve Baihaba Ulusal Orman Parkı’nı içeren bölge, aynı zamanda ulusal bir doğal miras alanı—ve ulusal bir düşük karbonlu turizm deney alanı.

Kanas, Moğolca’da “güzellik ve gizem diyarı” anlamına geliyor. Genellikle tek bir turizm bölgesi gibi düşünülen Kanas aslında üç büyük manzara alanına sahip: Kanas Manzara Alanı, Hemu Manzara Alanı ve Baihaba Manzara Alanı.

Kanas Manzara Alanı’nda en popüler yerler Kanas Gölü, Guanyu Pavyonu (Balık İzleme Platformu) ve Shenxian Koyu (Peri Koyu), Yueliang Koyu (Ay Koyu), Wolong Koyu (Çömelmiş Ejderha Koyu) adını taşıyan üç koydan oluşuyor.

Kanas Gölü, yaklaşık 200 bin yıl önceki dördüncü buzul döneminde ortaya çıkmış bir şaheser ve Çin’in en derin iç alpin gölü olarak Kanas Manzara Alanı’nda mutlaka görülmesi gereken bir yer. Deniz seviyesinden bin 374 metre yükseklikte yer alan hilal şeklindeki gölün maksimum genişliği yaklaşık 2 bin 600 metre, maksimum derinliği 188 metre, kapladığı toplam alan yaklaşık 45 kilometrekare.

Kanas Gölü’nü harika yapan şey, mevsimler ve havayla birlikte değişen rengi: bazen mavi, bazen turkuaz, bazen yeşil, bazen grimsi oluyor. Güneşli bir günde gökyüzünün sudaki yansıması lacivert, gökyüzü bulutluyken ve kıyıdaki ağaçlar yeşile döndüğünde koyu yeşil bir renk kazanıyor. Ağustos ve eylül aylarında gölün yukarısından akan sularla birlikte rengi “süt beyazı tonları taşıyan Tiffany mavisine” dönüşüyor.

DEV GÖL CANAVARI

Bazı insanlar 1980 yılında Kanas Gölü’nde “dev bir göl canavarı” keşfettiklerini ve fotoğrafladıklarını iddia ettiler; Kanas Gölü canavarı o günden bu yana iyi bilinen, çözülmemiş bir “gizem” olarak kaldı. İnsanlar göl canavarını aramaya devam etti; yine de söz konusu iddialara olumlu bir yanıt bulunamadı. Bir çok bilimci ve araştırmacı göl canavarı hakkında çeşitli söylentileri ortaya attı. Bunların arasında en makul üçü şöyle: Birinci açıklamaya göre, canavar aslında Sibirya taimeni adı verilen dev bir kırmızı balık. Bu, nadiren su yüzeyine çıkan ve tüm yıl boyunca su sıcaklığı 20 santigrat derecenin altında seyreden soğuk berrak sularda yaşayan bir balık. İkinci açıklama, canavarın henüz kataloglanmamış ve üzerinde çalışılmamış yeni bir tür olduğu yönünde. Üçüncü açıklamaya göre de canavar, çok eski zamanlardan beri varlığını sürdüren devasa bir sürüngen yaratık.

Gölde ziyaretçilerin dağların kollarında uzanan gölün yanı sıra gözlerden uzak kanyonun muhteşem manzarasını yakından görebileceği gezi turları mevcut. Biraz egzersiz yapmak isteyenler, her iki sahildeki ahşap yürüyüş yolunu kullanarak sık ağaçların gölgesinde gezintiye çıkabilir. Gölün yakından gördükten sonra ziyaretçiler, Kanas Gölü’nün panoramik bir manzarası için Guanyu Pavyonu’na çıkabilir. Guanyu Pavyonu’na gitmek isteyen ziyaretçilerin dağın yarısına kadar çıkan bir servis otobüsüne binmesi, zirveye ulaşmadan önce de bin 68 basamaktan oluşan bir merdiveni tırmanması gerekiyor. Deniz seviyesinden 2 bin 30 metre yükseklikte inşa edilen pavyon, Kanas Gölü’nün de 600 metre üzerinde yer alıyor; bu da onu “göl canavarı”nı gözlemlemek için en iyi konum haline getiriyor. Koy ziyareti için her koyda duran bir servis otobüsü bulunuyor ancak çoğu ziyaretçi, öncelikle, fotoğraf çekmek için ideal bir yer olan Shenxian Koyu’na gitmeyi tercih ediyor.

SEYİR TERASI

Sabah erken kalkabilenler, bu saatlerde manzara alanına gittikleri takdirde her yanı saran meşhur sabah sisini deneyimleyebilir. Burada nehir vadisi, nehir kıyısında geniş bataklıklar ve çayırlar oluşturan hafif bir eğime sahip. Dağ, nehir ve ağaçlar genellikle bulutlarla ve sisle kaplanmış olduğu için burası insanlara bir rüya alemi gibi görünüyor. Shenxian Koyu’nun güzel manzarasının tadını çıkardıktan sonra ziyaretçiler tekrar otobüse binip Yueliang Koyu’na gidebilir.

Yueliang Koyu durağı için dağı yarısına kadar tırmanıyorsunuz. Seyir terasına çıkan turistler, koyun özenle yerleştirilmiş mavi-yeşil bir kurdeleye benzeyen narin kıvrımlarının panoramik manzarasının tadını çıkarabilir. Nehir, daralan kanyon boyunca sessizce akıyor. Turistler seyir terasından çevreye panoramik bir bakış attıktan sonra koyu daha yakından görmek için patikadan aşağı inebilir. Yakından baktığınızda suyun altında uzanan kayaları, suya düşmüş kurumuş dalları, salınan su bitkilerini görülebiliyorsunuz—bunların hepsi göle rengarenk ve büyüleyici bir görünüm kazandırıyor.

Sonrasında ziyaretçiler servis otobüsüne binmek yerine Shenxian Koyu’ndan Wolong Koyu’na kadar uzanan patika boyunca yürüyüş yapmayı tercih edebilir. Parkurun bu bölümü 3 bin metreden kısa ancak vadinin nefes kesici manzarasını barındırıyor ve bu da onu yürüyüş için ideal kılıyor. Güzergah boyunca Kanas Nehri sağ tarafınızda yer alıyor. Turistlerin gürül gürül akan nehri ve cıvıl cıvıl kuşları dinleyerek ağaçların gölgesinde dolaşması, yaşadıkları doğayla iç içe olma deneyimi sayesinde zihnen tazeleyici ve iyileştirici bir yolculuk haline geliyor. Yaklaşık 50 dakika süren bu trekking parkurunu dayanıklılığı olan ziyaretçiler kesinlikle kaçırmamalı. Koyun ortasında suda hareketsiz duran bir dinozoru andıran, yemyeşil bitki örtüsüne sahip bir kumsal var, bölge bu nedenle Wolong Koyu olarak adlandırılıyor.

HEMU KÖYÜ

Hemu köyü, Kanas’ın dağlarında yuvalanmış hoş bir cennet. Kanas manzara alanından yaklaşık 35 kilometre uzaklıktaki Hemu’ya arabayla bir saatte gidilebiliyor. Hemu köyü, bölgenin geriye kalan üç Tuva köyünden biri; aynı zamanda en büyük ve en uzak olanı. Çin’deki Tuva halkı Moğol etnik grubuna mensup. Bazı insanlar onları “Xinjiang’ın derinliklerinde dolaşan ilkel bir kabile” olarak tarif ediyor. Tuva halkı bir yazı sistemi olmaksızın dillerinin yalnızca sözlü bir biçimini korudukları için tarihleri ve ataları hakkındaki bilgiler ancak sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarılabiliyor; bu da “Tuva halkı”nın tarihine daha da büyük bir gizem katıyor. Günümüzde Tuva halkı, Rusya, Moğolistan ve Çin topraklarında yaşıyor; Kanas’taki Tuva grubu da yüzlerce yıldır burada ikamet ediyor.

Hemu köyü, Tuva’ya özgü ahşap kulübeler ve hayvan ağıllarıyla Kanas’ın sakin bir vadisinde yer alıyor. Köyün içinden bir dere geçiyor. Buhar demetleri, ağaçların üzerinde sarmal beyaz bir şerit oluşturuyor ve köyle dağlar arasında süzülüyor. Nehir, ahşap evler, pişirilen yemeklerden yükselen duman, sakin huş ormanı ve çayırda çalışan ve dinlenen insanlar, büyüleyici bir kırsal yaşam sahnesi oluşturuyor.  Ziyaretçiler, antik köyün eşsiz havasını solumak ve deneyimlemekte özgür.

Sabah sisi burada hemen hemen her gün görülebiliyor ve bu da onu Hemu’nun ikonik bir özelliği haline getiriyor. Ancak sisin yoğunluğu hava durumuna bağlı olarak değişiyor. Ziyaretçilerine her mevsimde ayrı cazibeye sahip sayısız manzara sunan Hemu’ya yılın herhangi bir zamanında gidebilirsiniz. Örneğin ilkbahar ve yaz aylarında çayırlar yemyeşil bir renge bürünür ve çiçekler açmış olur; sonbaharda ağaçlar sararır ve manzara altın rengine döner; kışın her yer karla kaplanır ve Hemu donmuş bir harikalar diyarı gibi görünür.

BAİHABA KÖYÜ

Baihaba Köyü, Çin-Kazakistan sınırında, iki ülkeyi birbirine bağlayan bir yol sayesinde kolayca ulaşılabilen bir Kazak kasabasına sadece 1.5 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Hemu gibi Baihaba da bir Tuva köyü. Öte yandan, şirin Hemu köyünün aksine Baihaba, bozulmamış doğal bir çevrede izole edilmiş bir dünyayı barındırıyor ve Çin’in en güzel sekiz kasabasından biri olarak biliniyor.

Dağlardaki düz çayırlarda ve ormanlarda konumlanmış küçük ahşap evlerden oluşan köyün çevresinde keçi sürüleri görülebiliyor. Baihaba’da gözden kaçırılmaması gereken iki nokta var: yeni köy ve eski köyün arka kısmı. Ziyaretçiler, atla huş ağacı ormanının içinden geçerek dağın zirvesine kadar tırmanabilir ve Kazakistan’a yüksekten bir göz atabilir. Baihaba’nın kış manzarası daha da harika. Ekim ayının ortalarında kış mevsimi başlıyor ve tüm köy daha o tarihte karla kaplanmış oluyor. Özellikle karla kaplı kulübeleri yukarıdan gördüğünüzde bütün romantizmiyle bir masal dünyasına girmiş gibi oluyorsunuz. Turistler, köylülerin bölgede atlarla devriye gezdiğini görebiliyor; bu da insanlara çok uzaklarda kalmış bir geçmişi hatırlatıyor.

Kanas’ın karlı dağları, buzulları, ormanları, çayırları ve otlakları güzel, zinde ve gizemli. Tabii ki doğal manzaranın yanı sıra eşsiz Tuva kültürünün de cazibesini unutmamak gerekiyor. Günümüzde Baihaba ve Hemu köylerinde ahşap gibi doğal malzemelerden yapılmış pansiyonlar mevcut; bu da bölgede kalan ziyaretçilerin yerel manzaraya ve hayata kendini tamamen bırakmasına olanak tanıyor.

Xinjiang’ın Hemu köyü kar ve buzla kaplanmış.
Köylüler, geleneksel etnik bir spor olan at sırtında kuzu kapma oynuyor.
Kanas’ta sonbahar renklerinin büyüleyici görünümü.


Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.