Şanghay Ruhu: Köri, Dondurma ve Diplomasi!
- 2 Eylül 2025
- Yayınlayan: Kerem Kofteoglu
- Kategori: Son Yazılar

Çin’in kuzeyindeki Tianjin şehri Şanghay İşbirliği Örgütü’nin (ŞİÖ) Zirvesine ev sahipliği yaparken, ünlü deyim olan “Şanghay Ruhu” da yeniden gündeme geldi. Bilindiği üzere ŞİÖ, bölgesel güvenlik ve güveni teşvik etmek amacıyla 2001 yılında Çin, Rusya ve birkaç Orta Asya ülkesi tarafından kuruldu.
KEYU GUO CGTN RADIO —Günümüzde, Hindistan, Pakistan ve İran’ın da aralarında bulunduğu 10 üye ülke, 14 diyalog ortağı ve iki gözlemci ülke ile ticaret, diplomasi ve kültürel alışverişi destekleyen bu organizasyon, Avrasya iş birliği için önemli bir platform ve Küresel Güney dayanışması için önemli bir ses olarak hizmet ediyor.
Ancak resmi açıklamaların ötesinde, Şanghay Ruhu günlük yaşamda nasıl görünüyor? Şaşırtıcı bir şekilde, Zhejiang eyaletindeki küçük, ticaret odaklı Yiwu şehrinde bunun net bir örneğini gördüm. Genellikle “dünyanın süpermarketi” olarak adlandırılan Yiwu, geniş toptan pazarları ve küçük ticari malların ihracatı ile tanınıyor. Ancak, biblo ve yılbaşı ışıkları raflarının ötesinde, her seferinde her üründe daha sessiz bir uluslararası iş birliği biçimini tabakta sunuyor. Günümüzde, bu şehir yaklaşık 20 ülke ve bölgeyi temsil eden 52 yabancı restoranına ev sahipliği yapıyor. Başlangıçta şehre akın eden yabancı tüccarlara hizmet vermek için kurulan bu restoranlar, uluslararası girişimcileri yerel Çinli müşterilerle ve birbirleriyle buluşturan kültürel köprüler haline geldi. Baharatlar,
Dostluk ve Günlük Diplomasi
Yerel bir baharat tedarikçisi olan Liang Wang, 15 yılı aşkın bir süredir bu restoranların çoğuyla çalışıyor. Deposunda Hindistan, Türkiye, Mısır ve Rusya gibi ülkelerden temin ettiği 4 binden fazla baharat çeşidi bulunuyor. Liang “Sadece Hint körisinde 40’tan fazla baharat kullanılıyor” dedikten sonra şöyle devam ediyor: “Bunu yavaş yavaş öğrendik. Hatta ihtiyaçlarını anlayabilmek için onların dilinden bazı kelimeler bile öğrendik.”
Liang’ın düzenli müşterilerinden biri olan Hintli restoran işletmecisi Amit Ramani Onu, her zaman onu geniş bir gülümsemeyle ve “Büyük Patron” diye takılarak selamlıyor. Aralarındaki bağ iş ilişkilerinin çok ötesindedir. Ramani “Çin’de bizi gerçekten destekliyorlar” dedikten sonra “Yerel tedarikçilerden içecek, alkol, sebze – her şeyi yerel tedarikçilerden satın alıyoruz. Yüzlerimizi tanıyorlar. Hemen para istemiyorlar. Bazen önce malları veriyorlar ve sonra ödeyeceğimize güveniyorlar. Bu gerçek bir ilişki” diye devam ediyor. Yıllar boyunca ortak çabalarla inşa edilen ticari ilişkiler; güven, saygı, cömertlik ve karşılıklı güvene dayanan sessiz bir kültürlerarası iş birliği biçimine dönüştü.
Yemeği Elle Yemek
Ramani’nin restoranında işler çok iyi gidiyor, ancak her zaman böyle değildi. “2004 yılında sadece Hintli tüccarlara hizmet veriyorduk. Çinlilerin bizim yemeklerimizi seveceğini düşünmemiştik. Ama onlara nasıl yenileceğini gösterdikten sonra, çok sevdiler” diyor. Sadece tadı değil, tüm deneyimi kastediyor. Örneğin, çıtır çıtır bir Hint sokak atıştırmalığı olan pani puri, elle, tek bir keyifli ısırıkta hızlıca yenmesi gereken bir yiyecek.
Ramani restoranında servis edilen çıtır çıtır Hint sokak atıştırmalığı pani puri hakkındaki anılarını “Çinli misafirler ilk başta utangaçtı. Çubuk ve kaşığa alışkındılar. Ama biz onlara ‘Ellerinizi yıkayın. Bizim yaptığımız gibi deneyin’ dedik. Onlar da öyle yaptılar. Şimdi bundan keyif alıyorlar” diye anlatıyor.
Zamanla, Çinli müşteriler restoranının müşterilerinin yüzde 70’ini oluşturur hale gelmiş. Bu sadece yemekle ilgili bir hikaye değil. Aslında kahkaha, misafirperverlik ve açık fikirli olmakla engelleri aşmakla ilgili bir hikaye.
Politika İnsanlarla Buluştuğunda
Ramani’nin birkaç blok ötesindede, Türk restoranı Sultan’ın sahibi Özcan Sezer de giderek çeşitlenen bir müşteri kitlesine hizmet veren bir girişimci. Türk şefler, Çinli meslektaşlarıyla mutfağı paylaşıyor. Mısırlı garsonlar hem yerel hem de uluslararası müşterileri karşılıyor. Menü de uyarlanmış — geleneksel lezzetler yerel tercihlerle harmanlanmış, dondurmada esmer şeker kullanılmış ve baharat seviyeleri ayarlanmış.

Çin’de 25 yıldır yaşayan Sezer, işinin gelişen yerel politikalar sayesinde fayda sağladığını söylüyor. “Başlangıçta yabancı personel işe almak zordu. Ancak şehir, vizelerden izinlere kadar bu süreci kolaylaştırdı. Bu destek gerçekten çok yardımcı oldu” diye ekliyor. Sezer halihazırda, Çin’in beş şehrinde 16 restoran işletiyor. 2030 yılına kadar bu sayıyı 50’ye çıkarmayı hedefliyor. Ailesini de yanına alan Sezer, Çin’i sadece ikinci evi olarak değil, yeni evi olarak görüyor.
Her Yemek Bir Adım
Yiwu, yabancı girişimcileri desteklemek amacıyla, girişimcilere yardım ve yabancılara yerel hizmetlere erişim imkanı sunan “Shangyou Kartı” veya “Merchan Friend Kartı” gibi çeşitli girişimler başlattı. 2025’in başlarında, 316 bini aşkın kart dağıtıldı.
ŞİÖ genellikle güvenlik, ticaret koridorları, altyapı ve strateji temelinde tartışılıyor. Ancak Yiwu’da, ŞİÖ’nün temel idealleri politika belgelerinde değil, baharat pazarlarında, ortak mutfaklarda ve çok farklı yerlerden gelen insanlar arasındaki güvenle hayat buluyor.
Dünya manşetlerinin ticari ve siyasal bölünme ve rekabetle dolu olduğu bir dönemde, bir tedarikçinin başka bir dil öğrenmesi, bir şefin yerel damak tadına göre lezzetleri ayarlaması, kültürler arası bir el sıkışma, küçük iş birliği gibi eylemler farklı bir şey sunuyor.
Bunlar da bize diplomasinin her zaman zirve salonlarında veya devlet yemeklerinde kurulmadığını hatırlatıyor. Diplomasi; bazen, bir tabak yemek, mütevazı, insani ve derin bir umutla yapılan sohbetle başlar. Keyu Guo, CGTN Radio’da kültür ve ekonomik iş birliğinin kesiştiği noktadaki küresel meseleler ve hikayeler hakkında haber yapan bir gazetecidir.