- 25 Kasım 2025
- Yayınlayan: Kerem Kofteoglu
- Kategori: Son Yazılar
İSTANBUL, 24 Kasım (Xinhua) — Çin ve Türkiye, somut olmayan miras araştırmaları alanında kurdukları yeni ortaklıkla asırlık kültürel geleneklerin korunmasına yönelik önemli bir adım attı. Bu ortaklık, tarihi İpek Yolu üzerinde gerçekleşen medeniyetler arası etkileşimde yeni bir dönüm noktası teşkil ediyor. Çin Uluslararası İletişim Grubu (CICG) Batı Avrupa ve Afrika İletişim Merkezi ile Boğaziçi Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nden yetkililer, “Çin-Türkiye Somut Olmayan Kültürel Mirasların Aktarımı ve Korunması” konulu ortak araştırma projesi için mutabakat muhtırası imzaladı.
Ortaklığa ilişkin anlaşma, Çin Uluslararası İletişim Grubu Batı Avrupa ve Afrika Merkezi ile Boğaziçi Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi arasında İstanbul’da imzalandı. Uzmanlar, ortaklığın sadece akademik araştırmaları ilerletmeyi değil, aynı zamanda nesiller boyu iki medeniyeti birbirine bağlayan kültürel uygulamaları yeniden canlandırmayı da amaçladığını belirtti.
Bu ortak gelenekler, halk müziğinin ritmik vuruşlarından, Çin porselenlerinin tarihi etkilerini taşıyan asırlık İznik çini zanaatına kadar uzanıyor. İznik çinilerinin canlı renkleri ve incelikle işlenmiş çiçek ve geometrik desenleri, Osmanlı döneminden günümüz Türkiye’sine uzanan bir miras olarak öne çıkıyor.
Türkiye’nin Karagöz gölge tiyatrosu ile Çin’in antik gölge kuklası sanatı arasındaki dikkat çekici benzerliklerin yanı sıra ipek dokuma, kağıt sanatları ve kaligrafi alanlarındaki köklü uzmanlığın da altını çizen akademisyenler, bu becerilerin, yüzyıllar boyu İpek Yolu üzerinde gerçekleşen kültürel etkileşim sayesinde gelişip nesillere aktarıldığına dikkat çekiyor.
Harici Medya Genel Yayın Yönetmeni Tunç Akkoç, pazar günü Xinhua’ya verdiği röportajda İpek Yolu’nun izlerini her iki ülkede de günlük yaşamda görmenin mümkün olduğunu belirtti. Bu izlerin tören geleneklerine, geleneksel teknikleri koruyan ustaların eserlerine ve toplum yaşamının temelini oluşturan performanslara yansıdığını kaydeden Akkoç, “Bunlar müzede sergilenen parçalar değil, yaşayan gelenekler” dedi.
Zengin çay kültürünün, canlı yerel festivallerin ve hikaye anlatma geleneklerinin her iki toplumda da hala canlılığını koruduğunu ifade eden Akkoç, birçok sanat formunun modernleşmenin baskısıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde Çin ile Türkiye arasında somut olmayan miras konusundaki yeni işbirliğinin önemini vurguladı.
Türk-Çin Kültür Derneği Başkanı İrfan Karslı, Xinhua’ya yaptığı açıklamada anlaşmanın, her iki tarafa da köklü geleneklerini kaydetme, koruma ve paylaşma konusunda net bir çerçeve sunduğunu söyledi. Karslı, “Çin ile Türkiye arasındaki derin kültürel bağların gelecek nesiller için erişilebilirlik ve anlamını sürdürmesini ancak bu şekilde sağlayabiliriz” dedi.
İki ülkeden ortak ekipler, söz konusu inisiyatif kapsamında sözlü tarihleri belgeleyecek, zanaatkar atölyeleri düzenleyecek ve bu gelenekleri daha geniş kitlelere ulaştırmak için hazırladıkları sergilerle iki kültürün uzun süredir birbirlerine nasıl ilham verdiğini ortaya koyacak.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, bu işbirliğinin “kültürel hafızayı korumaya ve asırlık bağları güçlendirmeye yönelik ortak kararlılığı” yansıttığını belirterek, bunun yeni kültürel diyalog ve işbirliği yolları açacağını ifade etti.
Çin Uluslararası İletişim Grubu Başkanı Chang Bo, grubun internet sitesinde yer alan açıklamada ortaklığın, medeniyetler arasındaki karşılıklı öğrenmeyi derinleştireceğini ve ortak gelecek inşa etme çabalarına kalıcı kültürel güç katacağını söyledi.