BM Çerçevesi Dahilinde Biyoçeşitlilik Korunuyor

Dünyanın dört yanında insanlar 2020’nin biyoçeşitlilik ve iklim değişikliği acil durumlarıyla ilgili eylemler için süper bir yıl olacağını bekledi. Çin’in ekolojik koruma ortamında kalkınma yollarını araması, diğer ülkeler için de anlam taşıyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) kuruluşunun 75. yılı olan 2020’de, devlet ve hükümet başkanları düzeyinde ilk BM biyoçeşitlilik zirvesi düzenlendi. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) 26. oturumunun yapıldığı ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) Taraflar Konferansı’nın ikinci olağanüstü toplantısının gerçekleştirildiği yıl olacaktı.

Ancak yıla damgasını vuran kontrolden çıkan orman yangınları, çekirge saldırıları ve Covid-19 salgını oldu. Bütün bunların ekonomik ve sosyal faaliyetler üzerindeki yıkıcı etkisini hissettik ve insanlığın uzun vadeli refahı ve gelişimi için doğayla ilişkimizi gözden geçirmek, ayrıca eko-çevremizi rehabilite etmenin ve biyoçeşitliliği korumanın yolları üzerine kafa yormak zorunda kaldık.

Biyolojik Çeşitlilik Teknik ve Hukuki Uzmanlar Geçici Çalışma Grubu’nun Mayıs 1992’de düzenlenen Nairobi Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Mutabakat Metninin Benimsenmesi Konferansı’yla sonuçlandı. Sözleşme, 5 Haziran 1992’de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açıldı ve 29 Aralık 1993’de yürürlüğe girdi. Sözleşmeyi şu ana kadar 196 ülke imzaladı.

“Doğayla uyum içinde yaşama” 2050 biyoçeşitlilik vizyonu doğrultusunda Sözleşme, biyolojik çeşitliliğin korunması, biyolojik unsurların sürdürülebilir kullanımı, genetik kaynakların kullanımından sağlanan faydanın adil ve eşitlikçi dağılımına ilişkin hedefler belirledi. Sözleşme çerçevesi dahilinde biyoçeşitliliğe dair bir dizi anlaşma, karar ve plan üretildi, ayrıca bilimsel araştırma ve politika araştırması, belirlenen hedeflerin uygulanması, enformasyon paylaşımı, fon tahsisi, teknoloji transferi ve gelişmekte olan ülkeler için kapasite inşası gibi alanlarda ilgili kurumlarda iyileştirmelere gidildi.

Ortak geleceğin inşası

Çin, 1993’te CBD’nin taraflarından biri olmasından bu yana muhtelif misyonlara etkin bir şekilde katıldı; kendi topraklarında güzel bir ülke inşa etmeye, dünya genelinde de biyoçeşitliliğin artırılmasına yönelik işbirliğini geliştirmeye çalıştı. Çin, gelecek mayıs ayında da, ilk kez, CBD 15. Taraflar Konferansı’na evsahipliği yapacak. Toplantının başlığı “Ekolojik Medeniyet: Yeryüzünde Tüm Yaşam İçin Ortak Bir Gelecek İnşa Etmek” olarak belirlendi.

2020’nin 21 Eylül’nde, Çin Dışişleri Bakanlığı ile Ekoloji ve Çevre Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Zirvesi öncesinde “Yeryüzünde Tüm Yaşam İçin Ortak Bir Gelecek İnşa Etmek: Çin İş Başında” başlıklı bir görüş belgesi yayımladı.

Çin’in başarılı uygulamaları, bilime dayalı ve sistematik koruma önlemleriyle doğanın yeniden canlandırılabileceğini ispatlıyor. Dev panda, Tibet antilobu, ibikli turna, milu (Peder David geyiği) gibi örneklere bakıldığında, etkin koruma sayesinde bu hayvanların nüfusunun istikrarlı bir şekilde toparlandığı görülüyor. Sarı Nehir ve Yangtze Nehri’nin orta ve alt kolları üzerindeki sıcak ve nemli bölgelerde yaşayan yerli bir tür olan Milu geyiği, iklim ve insan faktörlerinden dolayı nüfusunun sürekli gerilemesinin ardından geçen yüzyılın başında yaban hayattan tamamen yok oldu.

1985’te Çin, İngiltere’den 20 geyik ithal etti ve 35 yıllık bir araştırma, destekli üreme ve koruma sürecinin ardından hayvanın Çin’deki nüfusu 8 bine ulaştı. Bu yüzden milu, Uluslararası Doğa Koruma Birliği tarafından, en başarılı yeniden kazanılmış türler arasında gösteriliyor. Çin, Yangtze yüzgeçsiz yunusu, Sibirya kaplanı, kar leoparı ve Çin karıncayiyeni gibi diğer nadir hayvanların korunması için de aynı kararlılığı sergiliyor. Biyoçeeşitlilik ekolojik medeniyetin kilit bir bileşeni. Çin’in ekolojik medeniyet felsefesi, insanla doğa arasındaki uyumun altını çiziyor ve yenilikçi, entegre ve çevreci kalkınmaya odaklanıyor.

Sosyal örgütlerin katılımı

Heilongjiang eyaletindeki Zhalong Doğa Koruma Bölgesi, kızıl taçlı turnalar için bir sığınak

Çin’in tutum belgesi, şirketler ve sosyal örgütlerin yapacağı katkıyı da tanıyor. Örneğin belgede Orman Beyannamesi’nden bahsediliyor. Dokuz Çinli şirket, WWF, altı sivil toplum örgütü ve sanayi odası, 2015’te ortaklaşa Orman Beyannamesi’ni yayımladı ve ilgili Çinli şirketlere 2030 yılına dek orman ürünleri arz zincirinde sıfır orman tahribi hedefi doğrultusunda birlikte çalışma çağrısında bulundu.

2015’te Paris’te düzenlenen iklim konferansı sırasında açıklanmasının ardından beyannameye destek veren şirket ve örgüt sayısı hızla arttı ve şu an itibarıyla ülkedeki gayrimenkul pazarının yarısına ve ahşap yer döşemesi üreticilerinin yüzde 30’una ulaştı. Müteakip yılın haziran ayında, 28 Çinli ahşap yer döşemesi şirketi daha beyannameyi imzaladı ve buna uygun eylem planları hazırladı. Bunlar aynı zamanda Küresel Orman ve Ticaret Ağı-Çin’in (KOTA-Çin) üyeleri arasında yer alıyor.

Çinli şirketler, Internet vasıtasıyla yasadışı yaban hayat ticaretinin önlenmesi için sarf edilen küresel çabalara da öncülük yapıyor. Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme’ye (CITES) göre, yaban bitkileri ve hayvanlarının yasadışı ticaretinin yıllık hacmi 20 milyar ABD Doları’nı buluyor. Bu ticarete karşı verilen küresel mücadelenin giderek yoğunlaşmasıyla alım-satım işlemleri gerçek dünya pazarlarından online platformlara taşınıyor. Çin’in Ekoloji ve Çevre Bakanlığı’nın desteğiyle, aralarında Paradise International Foundation ve WWF’nin de bulunduğu sekiz örgüt, Mayıs 2019’da biyoçeşitliliğin korunması için sivil bir organizasyon oluşturdu.

Daha fazla işbirliği

Biz insanlar bu güzel gezegeni üzerinde yaşayan diğer hayvan, bitki ve mikroorganizmaların tümüyle paylaşıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) genel direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, uluslararası topluluğu Covid-19’un son salgın olmayacağı konusunda uyardı ve UNEP de kısa süre önce açıkladığı bir raporda, yeni ortaya çıkan tüm bulaşıcı hastalıkların yüzde 75’inin zoonotik olduğunu ve insan faaliyetleriyle yakından alakası bulunduğunu gözler önüne serdi. Küresel çevre sorunları karşısında hiç bir ülkenin kendini bunlardan yalıtması mümkün değil; tüm ülkelerin birbirleriyle işbirliğine hız vermesi şart.

Küresel ekonominin hız kestiği ve tektaraflılığın yeniden dirildiği bir ortamda, biz insanların doğa yasalarına saygı gösterip uyacağımıza, doğayı koruyacağımıza ve onu rehabilite edeceğimize dair dünya genelinde bir mutabakata ulaşmamız gerekiyor. Gelecek yılın mayıs ayında CBD’nin tarafları Kunming’de bir araya gelerek 2020 sonrası için küresel biyoçeşitlilik çerçevesini tartışacak.

Ele alınması beklenen konular arasında ilgili hedeflerin belirlenmesi, uygulama ve hesap verilebilirlik için daha kaynağın harekete geçirilmesi ve sözleşmenin etkin bir şekilde hayata geçirilmesi bulunuyor. Çin’in bu çerçevenin ileri taşınmasında örnek bir rol üstleneceğine, çevreci bir diplomasi yürüteceğine, CBD imzacısı diğer ülkelerle işbirliğini güçlendireceğine ve 15. konferansı CBD tarihinin dönüm noktalarından biri haline getireceğine inanıyoruz.

(Kaynak: Çin’in Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Öncelikli Proje Koordinatörü Li Nan’ın China Today Türkiye’deki yazısından özetlendi.)



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.