Erdoğdu: Kuşak ve Yol’a ‘sağlık’ eklenecek

İlk kez 1990 sonlarında Çin’e gidip yıllarca gazetecilik yapan Kamil Erdoğdu, koronavirüs sonras Kuşak ve Yol projesine ‘sağlığın’ ekleneceğini söylüyor.

Aydınlık Gazetesi’nden Füsun İkikardeş’in meslek büyüğümüz Kamil Erdoğdu ile yaptığı röportajın bir özetini sunuyoruz. Çin’deyken çeşitli basın kuruluşları adına sayısız habere imza atan Kamil Erdoğdu, günümüzde CRI’nin (Çin Uluslararası Radyosu) Haber Müdürlüğünü yürütüyor. Erdoğdu Çin’de değişimin 2000’li yıllarda başladığını hatırlatıp şunları söylüyor: Çünkü Çin, ilk kez Olimpiyatlar için aday olmuştu. Avustralya ile yarıştı, kaybetti. 2004’de aday olmadı, çünkü Yunanistan’a verileceği kesindi. 2008’e aday oldu ve Beijing’in çehresi değişti, başka bir şehir oldu. Gerçekten metro ağı kuruldu. Ben gittiğimde iki metro hattı vardı, şimdi 6.’sı var.”

Erdoğdu, Çinlilerin yemek alışkanlıkları hakkında şu bilgileri veriyor: “Hep börtü böcekten bahsedilir. Çok samimi olarak söylüyorum: Börtü böceği bazen sokaklarda, turistik amaçla yapılan yerlerde gördüm. Bir de güneyde, Yunnan eyaletinde çekirge kızartması gibi bir şey gördüm. Onun dışında ekstra bir şey görmedim. Balık, tavuk, et yiyorlar. Sebze yiyorlar ve dengeli yiyorlar. Çok çeşit var, ortaya geliyor hepsi.  Köpek eti yenilen yerler var, ama aslında köpek eti yemek, Kore geleneği. Özellikle Kuzey Kore sınırına yakın bölgede, hem Kore asıllı Çin vatandaşları yaşıyor hem Koreliler de var. Oralarda yaygın.

Ama ben şöyle düşünüyorum: Köpek eti yiyorlar diye çılgına dönüyorlar. Ama sen de Hintlilerin kutsal saydığı ineği yiyorsun! Farklı bir tarihi geçmiş var. Savaş, açlık yaşamışlar. Ne bulunursa yenmiş. Denizaltı hariç tüm yüzenler, masa hariç tüm dört ayaklılar, uçak hariç tüm uçanlar! Yarasa yemek görüntüleri Palau Adaları’nın geleneği. Pasifik’teki bir ada. Çinli turistin 3 yıl öncesine ait görüntüleri. Onu servis etmeler… Maalesef kasıtlı.Yarasa çorbası?

Virüs ve KY
“Koronavirüsü Çin’in Kuşak ve Yol (KY) projesine bir müdahale diye düşünüyorum” diyen Erdoğru bunu şöyle açıklıyor: “Ortadoğu’da böyle bir müdahale, salgın sırasında izlenen ırkçı tavır da müdahale. Bunu sorgulamak lazım. Koronavirüs salgını çıkınca bir takım komplo teorileri gündeme geldi. Herkes bir şey söyledi. Fakat 12 Mart’ta, Çin Dışişleri Bakanlığı, koronavirüsün ilk kez Eylül 2019’da, Wuhan’daki askeri olimpiyatlar sırasında, Amerikan askerleri tarafından getirildiğini söyledi. Bunun doğru olup olmadığı ayrı bir konu. Ama böyle ciddi bir kurumun bunu açıklaması, ABD ile Çin arasında ortada gerçekten ciddi bir sorun olduğunu gösteriyor.”

Erdoğdu “Çin, koronavirüs ile ilgili yürütülen kampanyanın Amerika’nın Çin’e müdahalesi olduğunu düşünüyor” dedikten sonra şöyle devam ediyor: “Bu, benim düşüncem! Çin, koronavirüs salgınıyla ilgili yürütülen kampanyanın, Amerika’nın Çin’e karşı bir müdahalesi olduğunu, Kuşak ve Yol’a müdahalesi, ticaret savaşlarının devamı olarak değerlendiriyor. Çin, buradan daha güçlenerek çıkacak diye düşünüyorum. Koronavirüse karşı ilk aşamada önemli bir başarı elde etti. Kendi devlet düzeni hakkındaki suçlamalara bir cevap oldu. Otoriter, insan haklarını çiğniyor iddiaları çürüdü. İkincisi, uluslararası alanda ciddi bir yardımlaşma örneği oldu. Sağlık İpek Yolu da gündeme geliyor. Çin, buradan Kuşak ve Yol’a yeni bir boyut ekleyerek çıkacak.”

Tek parti yapısı
Tek parti değil! Sistemin resmi adı, Çin Komünist Partisi liderliğinde çok partili Danışma Sistemi! Adı bu! Sekiz parti daha var. Bunlar, her yıl Mart ayında Meclis toplanırken, buna paralel olarak Danışma Meclisi toplanır. Danışma Meclisi’nde hem bu partilerin temsilcileri, hem de toplumun önde gelen isimleri vardır. İş dünyası, sanat, spor her kesimden var. İş adamı, sinema sanatçısı, dünya rekortmeni engelli atlet olabilir.

Bunlar, kendi alanlarında veya genel olarak önerilerini getiriyorlar, tartışılıyor, Meclis’e sunuluyor ve karar haline getiriliyor. Özellikle Amerikalı yetkililer, söylemlerinde Çin diye değil, direk Çin Komünist Partisi diye hedef aldılar. Partiyi hedef alan üsluba girdiler. Dünyanın beşte birinin Komünist Parti tarafından yönetilmesi rahatsız ediyor. Korona vakasında görüldüğü gibi en önemli gelişme, halkın gönüllü katılımı. Halk, iktidarına güveniyor. Bir sorun çıkarsa yönetimin çözeceğini biliyor. ‘Lami cimi yok, çözecekler‘ diyor.

Çin’in salgınla mücadelesini de değerlendiren Erdoğdu bu konudaki görüşlerini şöyle açıklıyor: “Gerçekten yönetimin bilime dayanması, bir. İki, dayanışmacı toplum felsefesi. Toplumsal dayanışma böyle kriz dönemlerinde müthiş bir şekilde ülke tek ses olabiliyor. Ülkeyle ilgili bir sorun olduğunda birleşirler. Batılılar, buna ’Çin’de milliyetçilik yükseliyor‘ gibi kulplar takıyor. Çinliler çok sabırlı insanlar. Her işi, karşısındakini çıldırtacak bir sabırla çözüyorlar. Bu özellik, diplomaside onların çok işine yarıyor. Hep kullanılan komik hikaye var… Çu En Lay’a ‘Fransız devrimi için ne düşünüyorsunuz? Diye sormuşlar. ’Değerlendirme yapmak için çok erken’ demiş. Sanat eserleri de ince ince işleniyor.”

Erdoğdu “Çin hakkında yalan haberde değişiklik var mı?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “Bir süre Uygur konusunda yalan haberler vardı, ona ara verildi. Şimdi konu değişti, yöntem ve amaç aynı. ABD’nin klasik taktiğidir. Bir ülkeyle uğraşmaya girdiyse, o ülkeyi meşgul edecek bazı yollar izler. Türkiye için bazen Kürt sorunu, bazen Ege, bazen Kıbrıs’ta çıkar. Değişen zamanlarda gündeme gelir. Çin içi ne var? Kore sorunu var, Tayvan, Güney Çin Denizi, Tibet, Sinciang-Uygur sorunu var. Bunlar dönem dönem değişerek insanların önüne getiriliyor. Yalanlarla getiriliyor!

Sinciang konusunda tartışılacak sorun olabilir, her şey yüzde yüz güzeldir demiyorum. Etnik grup yaşamasından dolayı sorun olabilir. Çinlilerin kendileri de söylüyor. Bu etnik sorunları oturup bir masada konuşabilirsin. Ama yok kadınların yanına Çinli erkekleri koyuyorlar, benim camimi yasaklıyor, vb gibi başka kesimden taraftar toplamaya kalkınca işin rengi değişiyor. Yurtdışında olan Uygur dernekleri, ya da Uygur diasporası diyelim, kendilerini önemli göstermek ve buradaki maddi varlıklarını sürdürebilmek için abartarak böyle işlere kalkışıyorlar. İnanılmaz derecede yalan söylüyorlar. Doğru söylediklerinin de hükmü kalmıyor. Yalanda sınır yok!”



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.