Ticaretin kavşak noktası olan Keşan, turizmde ‘Ben de varım!’ dercesine bu alandaki iddialı çıkışlarını sürdürüyor. Kamu ve özel sektör temsilcileri, ilçenin sahip olduğu turizm potansiyelini açığa çıkarıp, bu potansiyeli doğru değerlendirmek adına ortak hareket etmeye başladı.

Keşan, İstanbul-Tekirdağ, İpsala-Yunanistan, Gelibolu-Keşan, Uzunköprü-Edirne ile Enez-Saroz yollarının birleştiği bir kavşak noktasındadır. İlçenin tarihine kuşbakışı bakacak olursak; adının Farsça çekmek anlamına gelen “Keş” sözcüğünden geldiği belirtiliyor. Sona eklenen “an” eki sözcüğe çoğul anlam katarak, “çekenler” anlamını veriyor.  Keşan, M.Ö. 30.yy’dan itibaren Luvi ve Trak Türkleriyle başlayan bir geçmişe sahip. Yöre daha sonraları eski Yunan, Pers, Makedonya ve Bizans yönetimlerinde kalmış, 14.yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Tarih konusnu burada noktalamak istiyoruz. Ancak, merak edenlere de Afif Erzen’in Arkeoloji ve Sanat Yayınları’ndan çıkan “İlkçağ Tarihinde Trakya” adlı kitabı öneriyoruz…

Gelelim turizm potansiyeline… Yazar Hakan Eşme’ye göre, Korudağlar ve Saros Körfezi, yeşil kadife bir örtü gibi uzanan görkemli dağ silsilesi…Kaptan Cousteu’ya göre, Saros “kızıl denizin kuzey versiyonu“… Saros, kendi kendini temizleyen yeryüzündeki ender körfezlerden biri…Erikli, Mecidiye, Yayla, Gökçetepe, Sazlıdere deniz, orman kısaca doğa temelli turizm tercih edenlere güzelliklerini cömertçe sunan bir ilçe…

Festivaller tanıtımı hızlandırıyor

İşte bu güzelliklerin günümüzde Keşan Belediyesi’nin öncülüğünde sivil toplum örgütleri ile beraber ortak tanıtılmaya başlanması, ilçeye olan ilgiyi arttırıyor. İlçede düzenlenen festivallerin yanı sıra, son zamanlarda sörf turizmi alanındaki hamleler de ulusal basında Keşan adının daha fazla yazılıp çizilmesine yol açıyor.

Keşan, dalış, batık, doğa yürüyüşü, kuş gözetleme, olta balıkçılığı ve eko turizmin tüm çeşitlerine uygun seçenekler sunuyor. Bu arada Saros ve İğneada ‘Turizm Kenti’ olarak açıklanan listede yer alıyor. Bu duruma sevinenler olduğu gibi, endişeyle yaklaşanlar var. Saros Körfezi Gazetesi yazarlarından Cengizhan Aktan, köşesinde kendisine gelen bir e-postada’a Antalya’da yazan bir okurunun endişelerini şöyle aktarıyor:

“Saros Körfezi’nin turizme açılacağı yazıyordu. ilk düşüncem, anında aklıma gelen, “eyvah orası da elden gidiyor!” demek oldu. Bence buna engel olun. ilk başlarda her şey güzel gidiyor ama sonrası bir felaket…” şeklinde dile getiriliyor.

Meğer; Saros Körfezi’nde büyük tesislerin kurulacağı yerler kalmamış,  kumun üzeri de dahil olmak üzere, denize kadar evler yapılmış bile…”

Eko turizmin yerel ekonomiye katkısı

Doğanın hızla yok edildiği dünyamızda doğanın korunmasının sadece “duygusal” bir konu olmadığı gün gibi açık. Konuyu bir-iki örnekle açıklamakta yarar var. Uluslararası Eko Turizm Birliği’nin (TIES) yaptığı araştırma, Eko Turizm yılda ortalama yüzde 25 büyüyeceğini ortaya koyuyor. Bu alanda yıllık 473 milyar dolarlık iş hacmi yaratacak. Çevreye duyarlı otel ve resort sayısında yılda ortalama yüzde 20’lik artışlar olması bekleniyor. Aynı araştırmaya göre, paket turdaki harcamaların yüzde 80’i uçak, otel ve uluslararası şirketlere giderken, eko turlardaki harcamaların yüzde 95’i yerel ekonomilere kalıyor. Uzmanlar, bu noktada doğa temelli turizme yönelmede yerel ekonomilerin her açıdan karlı çıkacağına dikkat çekiyor.

Turizmin yerel ekonomi üzerindeki olumlu katkısını bildiklerine dikkat çeken Keşan Belediye Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özcan, “Turizmden daha fazla pay almak için bölge turizmcileri ile işbirliği içinde tanıtım çalışmalarına ağırlık veriyoruz. EMITT Fuarı’nda gördüğümüz ilgi, turizme daha fazla önem verme konusunda bizi motive etti” diyor.

Yatak kapasitesi bini aştı

Saros Körfezi Turizm Otelciler ve Yatırımcılar Derneği Başkanı Mustafa İşçimen, bölgedeki yatak kapasitesinin bini aştığını belirterek, “Ayrıca, küçük çaplı ev pansiyonculuğu da var. Bu sayı Anatlya’da sadece bir oteli kapsıyor. Ev pansiyonculuğunu geliştirip daha hijyen ve ekonomik olmalarını amaçlıyoruz. Ev pansiyonculuğunda belirli kriterlere ulaşılması için bu konuda çalışma yapacak olanlara da yardımcı olacağız. Bize danışana yardımcı olmaya hazırız” diye konuşuyor.

Saros’a karayolu ile ulaşımda tabelalarla yönlendirmede bir problemi olduğuna dikkat çeken İşçimen, “Dernek olarak ilk çalışmalarımızdan biri Karayolları Müdürlüğü ile oldu. Dört kavşaktan Gökçetepe ayrımına kadar her noktaya Saros tabelaları konulması için talepte bulunduk, kabul edildi. Yakında misafirlerimiz Saros’a gelirken yollarını daha kolay bulabilecek” dedi.

“Dalış turizmini 12 aya çıkaracağız”

Saros Körfezi Turizm Otelciler ve Yatırımcılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İşçimen, Saros´da dalış turizmini 12 aya yaymak için bir C-47 uçak ile 2 gemiyi batıracaklarını bildirdi. İşçimen, Saros Körfezi´nin, içinde barındırdığı zengin balık çeşitleriyle deniz biyologları ve dalış meraklıları arasında büyük ve doğal bir akvaryum olarak nitelendirildiğini söyledi. İşçimen, İbrice, Gökçetepe, Üçacalar, Toplar Burnu, Batık Ada, Minnas Kayalıkları, Despot, Kömür Limanı, Derindere ve Gürgendere olmak üzere toplam 10 dalış noktası bulunan Saros Körfezi´ne tatil yapmak ve dalış için başta Makedonya olmak üzere Hırvatistan, Sırbistan, Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan, İtalya, Almanya ve İngitere´den yılda yaklaşık 10 bin kişinin geldiğini bildirdi.

Dalış turizmini geliştirmek için bir projeleri olduğunu belirten İşçimen, sözlerini şöyle noktaladı: “Proje üzerinde sekiz yıldır çalışıyoruz. Proje içinde yapay bir destinasyon oluşturmak istiyoruz.  Bir C-47 uçağı ve 2 gemi batırarak, Saros´da batık turizmin 12 aya yaymak istiyoruz. Projeyi hayata geçirip, dalış turizmi 12 aya çıkacağız.”

Bu batıklar turizme açılmayı bekliyor

Dalıcıların gözdesi olan Saros, onların ilgisini çekecek batıklarla doludur. İşte sulaltı dünyasının tüm güzelliklerini tarihteki önemleriyle birleştiren batıklar:

Lundy Batığı: 1908 yapımı 188 tonluk bir batık olup, büyük kemikli burnu açığındadır.1. Dünya savaşı sırasında çanakkale savaşlarında batırılan bir ingiliz mayın gemisidir. Gemi 30 metre dipte yatıyor.

Arıtma Gemisi: Suvla koyunda kıyıya oldukça yakın bir batıktır. Savaş sırasında deniz suyundan askerlere içme suyunun arıtıldığı tekne olarak işlev gördü. 18 metrelik derinlikte ziyaretçilerini bekliyor.

İngiliz ve Anzak Filikaları: Çıkartma sırasında batırılan bu filikaların bazıları 3-4 metrelerde görülebiliyor. Arıburnu açıklarında 42 metrede yatıyor.

Mesudiye batığı: Osmanlı İmparatorluğu’nun en yaşlı gemisi idi. 1903 yapımı, 102 metrelik gemi, 15 metre derinlikte kumlar üzerinde yatıyor.

Majestik: 1895 yapımı ingilizlerin en yaşlı iletişim gemisi idi. Savaş sırasında Churchill’in savaşı bu gemiden idare ettiği ileri sürüldü. 119 metre uzunluğunda gemi, Seddülbahir yakınlarındaki morto koyunda 15 metrelik derinlikte bulunuyor.

Çıkartma Botları: Morto koyundan sonraki Seddülbahir fenerinin altında, 30 metrelik derinlikte yatıyor.

Yayın Yeri ve Tarihi: DM Turizm, Temmuz 2009



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.