Reuters Ajansının Haberinde Kaynak Sorunu Var

Çin’in Tibet Özerk Bölgesi’nde artan refahı baltalamak amacıyla, yeni bir yanıltıcı Orwell fantezisi su yüzüne çıktı. Hikâye, Reuters haber ajansından geliyor ve Çin karşıtı en son karışımlar serisinin bir parçasını oluşturuyor.

Bir yandan, Amerikan siyasetçileri Çin’in içişlerine karışmakla eş değer yasa tasarıları çıkarıyor, diğer yandan ise sarsıntılı medya kampanyaları aracılığıyla gündem oluşturulmak isteniyor.

Çin Halk Cumhuriyeti, kuruluşu ile 70 yıl içinde, çok daha önce kurulan devletlerin ekonomik ilerlemesini sollayarak adını modern tarihin sayfalarına bir kez daha yazdı. Aynı zamanda, Çin’in kazan-kazan ortaklıkları ve Kuşak ve Yol İnisiyatifi muazzam bir uluslararası iyi niyet oluşturdu.

Ülkenin diplomatik nüfuzu arttıkça, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) küresel bir hegemon olarak geleneksel rolünün azalması paniğe neden oldu. ABD, şimdiki yüzyılın ve önceki yüzyılın büyük bir bölümünde, uluslararası meselelere tek taraflı bir yaklaşım koydu.

ABD, Sovyetler Birliği’ne meydan okuduğunda, tüm kaynaklarını Soğuk Savaşı kazanmak için harcadı. Şimdi dünya Çin’in barışçıl bir ekonomik yükselişini görürken, ABD paranoyadan başka hiçbir şeye dayanmayan gereksiz bir tehdit algılamaktadır.

Günah keçisi arıyorlar

Çin karşıtı söylemdeki son ani artış, yaklaşan ABD seçimleriyle de açıklanıyor. ABD tarihinin en kötü başkanlığını yürüten Donald Trump, 2016 seçim kampanyası sırasında verdiği sözleri yerine getiremedi. Dahası, halkın dikkatini ekonomik başarısızlıklarından ve muhtemelen herhangi bir ülkenin Covid-19 pandemisini kontrol altına almada vereceği en kötü tepkiden başka yöne çekmek için bir günah keçisi arıyor.

Trump’ın 2020 seçim kampanyası tek bir cümleyle özetlenebilir: “Çin’i suçlayın.” Ancak karşı karşıya olduğu sorun, daha aklı başında beyinlerin suçlamalarını satmaya isteksiz olması. Bunun yerine, Amerikan ile Çin ekonomilerinin karşılıklı bağımlılığına ve Çin’in küresel ekonomik büyümedeki etkileyici rolüne inanıyorlar.

Çin karşıtı kampanyalar ülkelerin çıkarlarını baltalayan cepheler olan ve uzman olarak sunulan bireyler ile olan dizi organizasyonlardan çıkıyor.

Hayali iddialar

İddia edilen kitlesel emek programı hakkındaki son rapor, yabancı muhalifleri destekleme geçmişine sahip, Washington merkezli bir enstitü olan Jamestown Vakfı tarafından yayınlandı.

Bu enstitü hakkında ilginç bir gerçek, yönetim kurulu üyelerinin çoğunun kurumsal dünyadan olması ve araştırma çalışmalarını karıştırırken doğal olarak ticari çıkarlar taşımasıdır. Jamestown Vakfı, söz konusu raporla, Çin’den bir ekonomik tehdit algılayan Trump’a aslında yardımcı oldu.

Suçlamaların temel bulguları, önemli ölçüde şüpheli kimlik bilgilerine sahip bir Alman bilim insanı olan Adrian Zenz tarafından derlendi. Zenz, Çin’e karşı “Tanrı tarafından verilen bir görevde” olduğunu iddia ediyor ve geçmişte hayali iddiaları ile gündeme getirilmişti.

Kaynak araştırılmadı

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi halkına bir “soykırım” yalanı için sahte fotoğraflar kullanıldığı ortaya çıktı. Buna ek olarak, internetten fotoğraflar kullandı, sanki kendisi tarafından çekilmiş gibi tasvir etti ve iddialarını desteklemek için bağlamlarını çarpıttı.

Reuters’ın bu kadar alçaldığını görmek şaşırtıcı ki, böyle bir kişinin “araştırmasından” alıntı yapmak ve onun Tibet hakkındaki hikâyesine inanmak zorunda kaldı. Haber ajansındaki editörler onun hakkında bir geçmiş araştırması yapmış olsaydı, bu dosya muhtemelen web sitesi yerine çöp kutusuna giderdi. (Kaynak: CGTN)



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.