Turizm Haftası’nda hem Bartın’a bir gezi düzenledik hem de İstanbul Beykent Üniversitesi’nde panel düzenledik.

 

Her iki etkinliğe yönelik gelişmelerin önemli bir kısmı TUYED üyesi arkadaşlar tarafından hazırlanan web sitelerinde yer aldı. Sizlere dikkatimi çeken bazı gelişmeleri aktarmak istiyorum. Bilirsiniz insanlarımız, hemen hemen her ortamda, içinde bulundukları ortamın eksikliklerini-zorluklarını anlatır dururlar. Bartın’da hem bunun dışında bir gelişmeye tanık olduk.

Öncelikle Bartın İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Altaş’ın alışılagelen il turizm müdürlerinden olmadığını anımsatmak isterim. Bir kere ‘devlet memuru’ Atlaş’ın çizdiği profil, halk arasında “Salla başını al maaşını” tiplemesine hiç uymuyor. Otelcisinden acentacısına, kamu kesiminden özel sektöre kadar herkesi Bartın’a inanmaya ikna etmek için ciddi çaba harcıyor.

Bu çabayı harcarken bazen diplomatik bazen de sivri bir dil kullanıyor. Örneğin, Turizm Haftası etkinliklerinin sonundaki kokteylin verileceği Bartın’daki Fırıncıoğlu Otel’e gelince duvardaki fotoğraflar dikkatinden kaçmadı. Otelin duvarlarında Bodrum, Antalya gibi turistik merkezlerin fotografları vardı. Bunları görünce, otelin müdürü Benian Fırıncıoğlu’na duvarlara Bartın fotograflarını koymasını, bunun niçin yapması gerektiği konusunda ikna etmeye çalıştı.

TUYED Kurucu Üyesi Gündüz Mutluay, TUYED Üyesi Cenk Demiroğlu ile birlikte biz de Altaş’ın bu girişimine destek verdi. Bartınlı dostlarımıza “İnanmadığınız bir ürünü marka haline getiremez, onu satamazsınız. Ürününüzü pazarlamak istiyorsanız önce ona inanmanız gerekiyor” diyerek, bunları örneklerle açıkladık.

Bu noktadan sonra etrafımızda kokteylin normal havasından çok farklı bir iklim oluştu. Sözü alan otelciler bizlere artık sıkıntılarını anlatmaktan vazgeçip, sıkıntıların nasıl aşılması gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulundu. Bizler de dünya ve Türkiye’de gezdiğimiz, gördüğümüz yerlerde öğrendiklerimizi onlarla paylaştık.

Sohbetin sonlarına doğru Grand Amasya Kirazlar Otel, ev sahibi Fırıncıoğlu Otel, Grand Astra Otel, Sunset, Varol Otel, Karpet, Bedesten ve Türkili Otel’in yöneticilerinin geldiği nokta çok ilginçti. Sekiz otelin yöneticisi, Bartın’ı turizmde marka yapmak için güçbirliği yapmaya karar verdi. Birilerinin adım atmasını beklemek yerine, “ilk adımı biz atalım. Gücümüzün farkında olarak ne yapabileceksek o noktadan başlayıp güçbirliği halkasını Bartın’a yayalım” diye karar aldılar.

Doğrusu bu karar, bizim açımızdan Bartın gezisinin ileriye dönük en somut adımını oluşturdu. Hatta yarının turizmini kurmaya yönelik ilk adımı atmış olmalarından dolayı aramızda şaka yollu “Bartın’ın sekizlisi, turizmin banisi” diye bir slogan da ürettik.   Bartın’da güçbirliği mayasının tutması halinde, kentin sorunlarının birer birer aşılacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Ne yazık ki son zamanlarda ülkemizde turizm söz konusu olduğunda Dubai, İspanya modeli sık sık dile getirilmeye başlandı. Turizmde bir şey yapma gereği belirdi mi nedense örnekleri yurtdışından almaya meraklı bir kesim var.

Oysa bize göre, turizmde kendi modelimizi yaratmak dışında bir çıkış yolu görünmüyor. Bu yüzden adı “Bartın Modeli” mi yoksa başka mı olur bilinmez ama, bir güçbirliği modeline ihtiyaç var. Bu modelin ana felsefesini de “Ne yapılabiliyorsa, o noktadan başlayıp yol alalım. Kimseyi beklemeyelim” oluşturmalı. Ne dersiniz böyle bir model tutar mı?

24-04-2007



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.