MOĞOL ETNİK GRUBUNUN AOBAO AYİNİ

“Dolunay semada beliriyor. Neden hiç bulut yok. Seni bekliyorum güzel kız. Neden yanıma gelmiyorsun?” Bunlar, İç Moğolistan bozkırlarında yaşayan Moğol etnik grubu hakkında 1950’lerde çekilen filmin tema şarkısının sözleri.

(China Today Türkiye)—Şarkı,, Moğollar’ın belirli tarihlerde çayırda gerçekleştirdiği ayin töreninden ilham alınarak bestelenmiş. Aobao ya da obo, Moğolca’da “öbek” anlamına geliyor. Bununla genelde piramit şeklinde, devasa bir toprak ya da taş yığını—höyük—kastediliyor. Yığının tepesine tören için uzun söğüt dalları yerleştiriliyor. Moğol seyyahlar için aobao’larda attan inip güvenli bir yolculuk için dua etmek ve tekrar yola koyulmadan önce öbeğe bir avuç toprak ya da taş eklemek bir gelenek. Ayrıca her yıl büyük bir aobao ayini gerçekleştiriliyor. Bu tören, 2006’da ulusal manevi kültür mirası olarak tanındı.

Moğollar Şamanizm’e inanıyor ve Munkh Khukh Tengri’ye, Sonsuz Mavi Gök’e dua ediyor. Uzak geçmişte Moğollar gökyüzü ve yeryüzünün bir olduğuna inanır. Gökyüzünü sevecen babaları ve yaşamın sürmesini sağlayan güç, bereketli yeryüzünü de iyiliksever anneleri ve fiziksel bedeni veren güç olarak görürlerdi. Bu itikat, Moğollar’ın dağlara ve nehirlere derin bir hürmet duymasına; her birinin kendi tanrısallığının bulunduğuna inanmasına neden oluyor. Söz konusu doğa unsurlarının insanbiçimli ikonlarının yokluğunda Moğollar aobao’yu yarattı.

Bu höyükler normalde kum yükseltilerinin ya da tepelerin üzerine inşa ediliyor. Kökenlerine dair farklı teoriler var. Bunlardan birine göre, söz konusu höyükler erken zamanlarda dev çayırlarda sınır işareti olarak kullanılıyordu. Geçen bin yılla birlikte bu yapılar Moğollar’ın kurbanlar adadığı kutsal ruhların ikamet ettiği yerler olarak saygınlık kazandı.

Bir diğer açıklamaya göre, aobao’lar ölmüş savaşçılar için yapılan anıtlardı. Erken Moğol tarihi, hakim nokta olarak yüksek yerleri ele geçirmek amacıyla yapılan kabile savaşlarıyla doluydu. Bu savaşlarda galip gelenler ölülerini tepelerin üzerine gömer, mezarları da taşlarla örterdi. Acımasız savaşlarla tek bir tepe rakip kabilelerin savaşçılarının da gömüldüğü bir mezar alanına dönüşmüş olabilir. O bölgeyi ele geçirdikten sonra muzaffer kabile yas tutar ve kurbanlar sunardı; muhtemelen mezarlar da üzerine eklenen taşlarla daha da yükseldi. Böylece aoboa’lar ortaya çıktı.

Aobao ayini çok tanrılı olduğu gibi sadece gökyüzüne ve yeryüzüne ibadetle de sınırlı değil. Göçebe Moğol kültürünün kilit bir unsuru.

AYRIK AOBAO

İç Moğolistan’daki Xilir Gol’da Moğol çobanlar yüzlerce yıllık Sanzuoshan (Üç Dağ) aobao’suna dua ediyor.

Her bir aobao’nun kendine has bir törensel işlevi var. Bazıları Cengiz Han ve başka tarihi kahramanlara adanmış. Diğerleri belirli kabileler, aileler ya da klanlarla bağlantılı. Bir kısmı da Şamanistik. Her aobao’nun ardında bir hikaye var. İç Moğolistan’da antik aobao’lar genelde taş ve ağaç dallarından yapılır, pagoda şeklinde olurdu. Daha yakın zamanlarda inşa edilenler şekil ve form olarak daha geniş kapsamlı—çoğunlukla tuğla, çimento ya da renkli seramikten yapılıyor. Ama eski ya da yeni, aobao’lar her zaman görünür bir yere kuruluyor—tepelerin üzerine, geçitlere, göl kıyılarına, yol kenarlarına ve genelde dairesel bir kaideye sahip, yükseldikçe sivrilen üç katmanlı taş yapılar olarak.

İç Moğolistan’ın doğusundaki aobao’lar kavisli bir zirvenin merkezine dikilmiş bir direk ve bunun etrafını çevreleyen dekoratif ağaç dallarından oluşuyor. Aobao’nun doğu, batı ve kuzeyine üç direk daha dikiliyor. Bunların üzerine güneş, ay ve bulut görüntüleri oyuluyor. Bu direkler ortadaki ana direğe renkli şeritlerle bağlanıyor. Bu şeritler khata’lar (ayin eşarpları) ve Rüzgar Atları denen dua bayraklarıyla süsleniyor. İç Moğolistan’ın güneybatısındaki Ordos’ta aobao’lar genelde bir Rüzgar Atı sunağına bakıyor ve güneş alan tarafında bir mihrap ve üzerinde mumlar ve tütsülerin yandığı bir masa bulunuyor.

Aobao’lar tek başına ya da grup halinde bulunabilir. Grup halinde olduğunda büyük bir aobao’nun etrafına üç ile 25 daha küçük aobao yerleştirilmiş oluyor. Bunlar ya dizi halinde ya da bir haç şeklinde sıralanıyor. Moğollar’ın yaşadığı alanlarda Tibet Budizmi’nin yaygınlaşması, ayin eşarbı, dua bayrağı, mihrap ve tütsü gibi Budist unsurların aobao tasarımlarına ve ayin törenlerine dahil edilmesine yol açmış.

KURBAN SUNUMU

Aobao’ların farklı köken ve amaçları, spesifik bölgelerin doğal koşullarıyla birlikte, aobao ayin törenlerinde törenin zamanı, içerik ve formuna dair bir takım farklılıkların ortaya çıkmasına neden olmuş. Genelde yılda bir kez—ay takviminin beşinci ile yedinci ayı arasında—düzenlenen ayin törenleri, hava iyi olduğunda bazen iki kez de yapılabiliyor. Tören genellikle şafaktan güneş batana dek sürüyor ama özel öneme sahip aobao’larda üç, beş, yedi gün de devam edebiliyor.

Aobao ayininden sonra güreş yarışmaları düzenleniyor. (Foto: Yu Xiangjun)

Tören sunulan kurbana göre sınıflandırılıyor—kan, işret, ateş ya da yeşim. Kan kurban edenler sürülerindeki en besili boğa ya da koyunu kesiyor ve kurbanı aobao’nun önüne koyuyor. Günümüzde nadiren görülen bir şey bu. İşret olarak süt, krema ya da mayalanmış süt aobao’nun önüne serpiştiriliyor. Ateş kurbanında bir dal ya da kurumuş gübre yığını yakılıyor, törene katılanlar bunun etrafını üç kez dolaşıyor, aile adlarını tekrar ederken ateşin üzerine koyun eti atıyor. Şamanizm ateşi en üstün saflık olarak kabul ediyor ve alevler ne kadar yükseğe çıkarsa kurban töreninin o kadar başarılı geçtiğine inanılıyor. Antik Çin’de yeşime büyük değer verildiğinden bu taş pagan ve ata tapınmalarında da merkezi bir role sahipti. Geçici ve ebedi dünyaları birbirine bağlayan sihirli bir gücü bulunduğuna inanılırdı. Moğol halkının aobao’lara yeşim eşyalar sunmasının nedeni bu.

Tören günü aobao’nun başında toplanan Moğollar en güzel kıyafetlerini giyiyor. Saat yönünde üç kez aobao’nun etrafında dönerken yığına taşlar ekliyor, mihrabın önünde de secdeye varıyor. Sonra aobao’yu evinden getirdiği eşarplar, bayraklar ve şeritlerle süslüyor, kurban nesnelerini bırakıyor. Bunların arasında koyun, çay, içki, mayalanmış süt, pirinç lapası, eşarp, tereyağı, peynir ve hamur işi bile bulunabilir.

Ayin töreni sırasında kutsal bir hayvan seçiliyor ve vaftiz ediliyor. Hayvan sütle yıkanıp ve renkli şeritlerle süslendikten sonra hayvanın sahibi elinde bir fenerle hayvanı aobao’nun etrafında dolaştırıyor. Kutsal olduğu için hayatının sonuna kadar bu hayvan kesilemez, kırbaçlanamaz, hatta üzerine bile binilemez. Doğal yollarla öldükten sonra da hayvanın bedeni aobao’ya konur. Törenin sonunda bazı kurbanlık eşyalar tüm klanın saygı duyduğu yaşlılara sunulur. Geri kalanını tüm katılımcılar paylaşır. Moğollar bu tür kurbanların kendilerine ve ailelerine hayır getirdiğine inanır.  Aobao’yu terk eden katılımcılar gruplar halinde yemek ziyafeti çeker ve eğlenir. Yüzlerce yıllık evrimi içinde güreş, okçuluk, at sırtında koyun yakalama gibi kültürel faaliyetler de aobao ayinine dahil edildiğinden bu gün adeta bir tür küçük Nadaam’a (yaz ortası festivali) dönüşür.



Yazar: Kerem Kofteoglu
1963’te Mardin’de doğdu. İlk ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladı. Dünya gazetesinde Reklam Bölümü'nde işe başladı. Sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı takip eden muhabirlerden biri oldu. Daha sonra sırasıyla Hürriyet Gazetesi’ne bağlı haftalık Ekonomist Dergisi ve Sabah grubunun Para dergisinde çalıştı. Bir dönem Turizm Yazarları Derneği’nin (TUYED) Başkanlığını yürüten Köfteoğlu, halen çeşitli dergilerde serbest gazetecilik yapıp, bazı kurumlara basın ve turizm danışmanlığı hizmeti veriyor.